Staperw Destanları : Işık Savaşları : Bölüm Dört : Kardeş

"Burası mı?"

Acju arkasına dönüp kafasını salladı. Ufak bir kulübeye bakıyorlardı. Ev tamamen solmuş turuncu boyayla kaplanmıştı ve çatı yerine büyük bir levhası vardı. Acju kapıya sertçe iki kere vurdu.

Sessizlik.

Acju kolunu kaldırıp iki kere daha vurdu. X arkada sabırsızlandığının işaretlerini vermeye başlamıştı.

Tekrar sessizlik.

Cat "Belki de kimse yoktur hocam?" dedi. Acju sıkıntılı bir biçimde iç çekti, o da aynı şeyi düşünüyordu. Fakat o çocuğun mekanik yeteneklerine ihtiyacı vardı. Son bir hevesle kapıya son defa vurmak için elini kaldırdı, fakat kapı tam o anda açılıverdi. Karşısında omzuna düşen uzun saçları ve tüm suratını kaplayan bir sakalı olan bir genç vardı. 20 yaşında ya var ya yok gibi gözüküyordu, ve kırmızı gözlerinde hüzün ve öfke seziliyordu. Acju "Merhaba genç. Ben Büyük Kumandan Acju, sana yardımın için teşekkür etmeye geldim." dedi gülümseyerek. Fakat gülümsemesi çabucak suratında donuverdi, çocuk aynı öfkeyle suratına bakmaktaydı çünkü. Kafasını öne eğdi, durumu tartıyor gibi gözüküyordu. Kafasını tekrar kaldırdığında o öfkenin gitmiş olacağını bekleyen Acju ve X çok şaşırmıştı, fakat Cat şaşırmamıştı. Bir vampir olmak öfkenin her detayını anlamayı sağlıyordu. Bu çocuğun Acju ile bir derdi olduğu apaçıktı. Genç, arkasını dönüp elinin tembel bir hareketiyle kapıyı kapattığında da bu yüzdendir ki, şaşırmadı. Acju ve X önce birbirlerine, sonra dönüp Cat'e baktılar. Cat gülümsedi ve "Senden nefret ediyor sanırım hocam. Ve kişisel birşey olduğundan da hemen hemen eminim." dedi. Acju anlamamıştı, ne yapmış olabilirdi ki? O hiçbir insanı öldürmemişti bugüne kadar, Tigil insanları dışında. Eve doğru suratını döndü ve "Hey! Lütfen içeri girebilir miyiz? Senden tekrar yardım isteyeceğim!" diye bağırdı. Çocuktan ses çıkmayınca kapıyı kırmakla ilgili planlar kurmaya tam başlamışken kapıya dönüp, kapının tokmağını tutup kendine çekmek suretiyle kapıyı açmayı baya bir komik bulmuş Cat'i gördüğünde baya bir utandı bu yüzden. Muhtemelen bu iki kardeşin kilit alacak parası bile yoktu. İçeri girdiğinde utancı iki kat arttı, evin bütün mobilyaları iki koltuk, iki yatak ve bir masadan oluşuyordu. Yanda bir odanın olduğuna işaret eden ufak bir kapı vardı, ondan başka kapı olmaması onun ya tuvalet ya da mutfak olduğuna işaret ediyordu, ve Acju'yu daha da utandırarak, o odadan yemek ve pislik kokularının bir arada gelmesi ikisi de birden demekti. Genç kafasını kaldırdı ve öfkesini hiç yitirmediği belli olan gözleriyle Acju'ya baktı. "Evime izinsiz girdin, ve şu an ondan tiksindiğini görebiliyorum. Eğer gitmeni sağlayacaksa kapıyı da açabilirim." dedi kayıtsız bir ses tonuyla. "Yo, yo hayır beni yanlış anlama. Ben buraya senden yardım istemeye geldim." dedi Acju telaşlanmış biçimde. "Koluma bir eklenti istiyorum. Körleştirici ve Hareketsiz Bırakıcı, eğer mümkünse." Genç kafasını öne eğdi. Sessiz fakat öfkeli bir biçimde "Hayır" dedi. Acju şaşırmıştı, "Senin özgürlüğün için bu! Yardım etmelisin!" dedi sinirli biçimde. Genç kafasını kaldırdığında ise kendi sinirinin gencinkiyle kıyaslanamıyacağını farketti. O kadar ki, Genç konuştuğunda adeta delici bir tonu vardı. "Özgürlük demek! Özgürlüğümüz için öyle mi? Peki Kumandan sana birşey anlatayım. Tigil gelmeden önce, biz ÖZGÜRDÜK! VE ARTIK BUNU GERİ ALMAMIZIN YOLU YOK!" diye bağırdı. Acju sakinliğini korumak için büyük gayret göstererek "Geri kazanmanıza yardımcı olabilirim." dedi. Fakat Genç öfkesinden zerre birşey kaybetmemiş gibi görünerek devam etti "Hayır. Sen değil" dedi. "Tigil'den önce, Staperw'de rütbe yoktu. Birlik saçmalığı yoktu. Herkes bireysel düşünüyordu. Kimse kimseyi yargılamıyordu, sınıf ayrımı olmayınca da suç olmuyordu" Odanın içinde volta atmaya başlamıştı, bir iki adımdan sonra Acju'nun tam karşısına dikilip açlık kokan nefesini Acju'nun yüzüne vurarak konuşmaya başladı. "Fakat Tigil gelip bunu yıktı. Bu çeşit dünyalar yıkıldıklarında bir daha geri getirilemezler. Bizim yıllar boyu eşit ve hür yaşamamızın sebebi hiç yıkılmamamızdı. Artık aramızda yıkılabilinir bir dünyayı görmüş olanlar var. Bunu tekrar yıkmanın yolunu bilenler." dedi. Acju aynı sakinlikle, "Bunu da geri almanıza yardımcı olabilirim. Sizin yönetiminize karışmayacağım, sadece eve gideceğim, söz veriyorum." dedi. Genç bağırdığında bu yüzdendir çok şaşırmıştı. "DEMEK ÖYLE! ANLAMIYORSUN DEĞİL Mİ SENİ APTAL! TİGİL'İ YIKMAK İÇİN BİRLİK GEREKİYOR! SEN BİR AKIM BAŞLATIYORSUN GERİZEKALI HERİF! AKIMLAR SİSTEMLERDİR, VE SİSTEMLER ÖLDÜRÜR! AKIMLAR HALKIN İSTEĞİDİR! VE TİGİL'DEN ÖNCE STAPERW'DE İSTEKLER BİREYSELDİ! ARTIK ONA GERİ DÖNÜŞ OLMAYACAK!" Sinirden titriyordu. Suratı kıpkırmızı olmuştu. Acju sakinliğini koruyarak cevap verdi "Belki. Ama bu koşullarda yaşamayı sistem dahilinde yaşamaya senin gibi tercih etmeyen binlerce insan var. Milyonlarca. Benim senden istediğim onlar için bana yardım etmen." Genç tekrar bağıracak gibiydi, fakat tam o anda kapıdan kızkardeşi girdi. Acju ona tam bir bakma fırsatı buldu ilk kez. Sınavda kafası başka yerdeydi, herkesle eşit ilgilenmek zorundaydı. Kız çok güzel geldi ona. Ona sarılmak, onu öpmek ve onu sonsuza dek tutmak için içinde muazzam bir istek duyuyordu, onun suratına bakmak istiyordu, fakat aynı zamanda utanıyordu da. Kız çok güzeldi. Kahverengi dirseklerine uzanan saçları vardı. Esmerdi, ve kahverengi, ufak burnuyla müthiş bir ahenk oluşturmuş, gözleri vardı. Kız Acju'yu görür görmez kızardı, gülümsedi. Fakat kardeşinin Acju'ya nasıl baktığını görünce hemen ifadesi değişti. "N'oluyor burada? Narey?" dedi. Gencin ismi Narey olmalıydı. "Git buradan Lif. Büyük Kumandan da zaten gidiyordu." dedi Narey. Acju gülerek "Kardeşinizden ufak bir yardım istiyordum ve kardeşiniz benim hakkımdaki fikirlerini açıklıyordu" dedi. Lif kıpkırmızı oldu, kekeleyerek özür üstüne özür dilemesinden, Acju kardeşinin kendi hakkında fikirlerini kızkardeşine daha önceden söylemiş olabileceğini çıkardı. Lif sinirli bir biçimde Narey'e dönüp ona dışarı çıkmasını işaret etti. Narey gözlerini Acju'dan ayırmasa da, kızkardeşini takip etti.

***

"Senden ne istedi?"
"Koluna bir eklenti. Körleştirici ve Hareketsiz Bırakıcı. Çok asil."
"Ona yardım et Narey. O bizi kurtaracak."
"Seninle bunu daha önce tartışmıştık. Fakat ona yardım etmemi yine de istiyorsan, bunu yaparım. Lanet olsun ki yaparım Lif. Staperw insanlarının ve yaratıkların beyinlerini senin için hapsederim."
"Şimdi de hapis değil miyiz? Gokikot'un hükmü altında?"
"Evet ve bunu biliyoruz. Farkında olmak farklı. O'nun istediği ise özgürlük iluzyonu."
"Bu iluzyonu tercih edecek olanlar da var Narey. Şimdi bunu benim için yap. Lütfen."

***


"Hazır mı?"
"Evet, efendim."
"Nasıl gözüküyor?"
"Normal, efendim."
"Çok iyi. Dhotit'ler onu korumak için yeterli mi? O bizim için değerli."
"Evet, efendim, yeterli, efendim."
"Çok güzel. Peki isyan ne durumda?"
"Efendim robotları hazır. Neden gazları salıp hepsinin işine bir anda son vermiyoruz acaba? Çok daha kolay olmaz mı bu?"
"Yeni askerimi denemek istiyorum. Ve daha iyi bir fırsat olamazdı. Sadece onu göndereceğiz."
"E-efendi-"
"Sus! Ben ne dersem onu yapacaksınız. Şimdi git."
"Peki, efendim."

Yorumlar

Popüler Yayınlar