Photographers snip snap, take your time she's only learning.
Bir silah var. Bir adamın ufak bir eli var silahı tutan. Sonra bir silah daha var, karşı karşıya duruyorlar diğer silahla. Bir başka bir adam, bir başka el var silaha tüm yaşamı oymuş gibi sarılan. İlk el titriyor yavaşça, ateş etmek istiyor, dayanamıyor karşısındakine. Her şeyinden tiksiniyor onun, kokusundan, nefesinden, renginden, silahından. Fakat vurmuyor... kendi elindeki silah ateş alırsa sadece kendi intiharını teyit ettireceğini biliyor, öyle sanıyor, zorlamak istemiyor. Riskler alınmıyor hiçbir zaman o iki silahın karşı karşıya durduğu dünyada. İlk el asla nefretini barut yardımıyla kusmuyor karşıdakine. Ve sıkışmış durumda hissediyor kendini, nefretini aşacağını biliyor, ama bu seferlik nefretimi kusmayı hak ettim diyor kendi kendine. Bu seferlik hakettim diyor ama asla ateş almıyor o silah. Ve o ufak el indiriyor silahını. Sırtını dönüyor ve oturuyor yere yavaşça ve sakince şarkı söylemeye başlıyor.
***
Tucson'daki denge halimi benimsemişim ben lan... Portland'da kar yüzünden tıkılı geçirdiğim her an Tucson'daki odamı, konsollarımı, arada gidip buzdolabından kola açıp koltukta NFL seyreden host babama "naber Jim" demeyi özlemişim. Portland'da inişler ve çıkışlar var fakat ben denge hususunda takılı kalmışım. Başka kelimelerle çok şanslıymışım ve üstelik farkındaymışım.
***
İzlemem gereken çok 2008 filmi, dinlemem gereken çok 2008 albümü var, fakat garip bir şekilde her sene geride kalan oyun kategorisinde bu sene bir açık yok. Geçen senelerde olmayan Oyungezer bu sene yeşillenmişti biliyordum ama bu kadar net bir etkisi olmasını da beklemiyordum. 2008'in en iyi filmi nedir net bir şekilde söyleyecek kadar bile film seyredemedim fakat 2008'in tür tür en iyi oyunları konusunda ahkam tutabiliyorum rahat rahat. Ben bir Gomorra'yı seyredeyim, Curious Case'e de gitmeye çalışayım en iyisi.
***
Mosmor her yer, parlıyor neredeyse. Hiçbir şeyin anlamının olmadığı fakat her şeyin birbiriyle bağlantılı yaşadığı gerizekalı bir sığlık var o morluğun sularında. Tek bir parça bile yok bir şey ifade eden, her şey susmuş, herkes bırakmış tüm sözlükleri. Herkesin canı acıyor ve hiç kimsenin aspirini yok, köpekler bile ömürlerinin son günlerinde söyleyecek bir şey bulmaktan acizler. Tüm varlıklar te bir yıldızın üstünde buluşmuş gibi sanki, her şey ve herkes birbirine yavaşça bakıp hızlıca kafa sallıyor. Kimse düşünmemiş ilerisini ve gerisini ve herkes aynı yerde aynı şekilde ölmeye hazır. Gözler kapatılıp şarkılar söylenmeye başlamış saçları suratında olan adamlardan, gözler parlamış flaşların ışıltılı yansımalarında. Yalanlar söylenmiş ve doğrulara inanılmış. Sonra çok da uzun olmayan bir sürenin sounda, bir adam, sakince bir nokta koymuş bir yazıya.
Yorumlar