Staperw Destanları : Günahkar : Bölüm Bir : Kukla ile Günahkar

"Veif tuniem ot deofmer. Veif tuniem ot stetducroin. Veif tuniem or betrirh fo Staperw."

Beş dakika geçti...

Ve bomba patladı.

***

Altı ay önce.

"Parayı getirdin mi?" dedi adam. Heyecanlıydı, heyecanı yüzünden okunuyordu. Aynı zamanda tedirgindi de, yaptığı son derece yasadışı birşeydi. Büyük göbeğinin üzerindeki düğmelerinin yavaş yavaş kopmaya başladığı gömleği sırılsıklam olmuştu. Gözbebekleri bir oraya bir buraya bakıyor, karşısındaki adamın çabucak istediğini vermesi ve gitmesini isteyen beynine rahatlaması için sinyaller yolluyordu, etrafta kimse yoktu.

Fakat karşısındaki adamı tanısaydı, sinyaller bacaklarından geliyor olurdu, kaçmasını işaret eden bir şekilde. Onun için karşısındaki sıradan bir tetikçiydi. Üç gün önce ondan bir düşmanını, basit bir rakibi -ki kendisi ve rakibi şehrin en büyük kasaplarıydılar- ortadan kaldırması gerekmişti. Sorup soruşturduğunda, bu iş için en iyisinin o olduğunu söylemişlerdi. İsmini kimse bilmiyordu, herkes ona Günahkar diyordu. Günahkar. Bu isim bile, normal zekalı bir insanın titremesine ve şüphelenmesine yol açabilirdi, fakat o normal zeka diye adlandırılabilecek bir zeka seviyesine sahip değildi. Hevesle kabul etti. Bu salaklığa rağmen, herşey yine de normal gidebilirdi, fakat ikinci büyük hatası açgözlülük oldu. Rakibinin kasasındaki ünlü formül ve paraları da almasını istedi Günahkar'dan. Günahkar, işi iki günde halletti. "İşin bitiminden bir gün sonra geleceğim" demişti işe başlamadan önce. Tabii ki kasap bunun mantığını anlamamıştı, Günahkar da bunu anlatmak zorunda kalmıştı. Eğer işler iyi giderse, bir gün içerisinde dedikodular şehri sarmayacak, kimsenin haberi olmayacaktı. Fakat eğer Güvenlik ve Asayiş Koruyucuları bir ipucu bile bulacak olsalardı, hemen bu haberin "sızmasına" izin vereceklerdi. Günahkar buna çok gülerdi, başarısızlıkları durumunda kimse o adamın öldürüldüğünü bırak, öldüğünü bile bilmezdi, fakat en ufak bir başarıda, sokaktaki çocuk bile hangi bağırsağın hangi döşemeye düştüğünü öğrenirdi. Bir gün geçmesine rağmen, o an hiçbir yerde ünlü bir kasabın gözlerinin oyulup ağzına tıkıldığı haberi duyulmamıştı. Günahkar işini iyi yaptığına emin olduktan sonra işvereninin yanına gitmişti. Şimdi ise, karşısındaki normal bir insanın acımayla bakacağı bir adama kayıtsız ve umursamaz bir biçimde bakıyordu. "Pa-pa-pa-p-para? G-g-g-getirdin mi a-acaba?" dedi şişman kasap. Günahkar içinden güldü. Hep kekelerlerdi. Seri bir hamleyle bıçağını çıkardı ve şişman'ın arkasına geçip boğazına dayadı. Bir anlık bir tereddütün bile başarısızlığa yol açacağını bildiğinden boğazına tuttuğu bıçağı hemen kendine çekti ve adamın vücudu yere düşerken kafasını saçlarından tuttu. Şişman kafa şimdi sadece akı gözüken gözlerle daha cesur görünüyordu. Günahkar kafayı elinde tutarak cüppesini üstünden çıkardı ve kafasız, şişman vücuda sardı. Özellikle seçilmiş boyutta ve renkteki kan kırmızısı kapşonlu cüppe vücudu tamamen örtüyordu. Günahkar kimsenin bakmadığından emin olduktan sonra karşısındaki boruya tek eliyle tırmanmaya başladı, birkaç dakika sonra da gözden kayboldu.

***

Güvenlik ve Asayiş Koruyucuları merkezini kaplamış sessizliği bir telefon zilinin rahatsız edici tonu bozdu. Zil sadece bir kez ve kısa bir şekilde çaldı, hemen ardından bütün birimlerin kulaklıklarını monoton bir kadın sesi doldurdu.

"Güvenlik ve Asayiş Koruyucularının dikkatine. Bu sabah saat 03.06.54.95 te bir intihar vakası görülmüştür. Şehir A'nın iki önemli kasabından Heomet Grofel'in, dün bizim tespit ettiğimiz Joleg Frolak cinayetinden mesul olduğu tarafımızdan ortaya çıkarılmıştır. Grofel'in bu sabah saat 03.07.34.73 te bulduğumuz intihar notu herşeyi açıklamaktadır. Grofel, kimseye anlatmadığımız cinayet detaylarını tam manasıyla tarif etmiştir. Grofel'in, kendini Frolak'ın muhitinden çaldığı NCJ çağı eseri bir giyotinle öldürdüğü de aynı notta açıklanmıştır. Bütün bilgisayarlarımızın teyit ettiği bu bilgi doğrultusunda, araştırmaya devam etmeniz gerekmemektedir. Güven dolu günler."


"Hmm." dedi uzun boylu yapılı bir adam. Mavi gözlerinden fışkıran kuşku hissini tamamlar biçimde kalın kaşlarından bir tanesi havadaydı. Kalın kaslarının üzerindeki armada beş yıldız ve bir "N" harfi vardı. Beş yıldız onun Savaşçılık, Grup Liderliği, Akın Liderliği, Lonca Liderliği ve Koordinatörlük seviyelerine ulaştığını gösterirken, "N" harfi onun bunların hepsini aşıp Şehir A Koruma Yüksek Kurulu'na girdiğini gösteriyordu. Yani, eğer bu adam hmm'lıyorsa, bütün ofis dönüp bakmalıydı, ki baktılar da.

"Kafanızı kurcalayan nedir Koordinatör'üm?" diye sordu adeta mekanik bir sese sahip olan bir G.A.K.. Rütbesinden Savaşçı olduğu anlaşılıyordu. Uzun boylu adam ona döndü ve aynı monoton sesle "Senin anlamaya programlandığın birşey değil Bill." dedi. "Bir insan olarak benim bile anlayamadığım yerler var." Esmer suratını bir acı hissediyormuş gibi buruşturdu, ve hemen sustu. Havaya dönerek "Özür dilerim Programlamacı'm. Bir daha olmaz efendim." dedi. Suratı tekrar eski haline geldiğinde elini sağ gözünün tam altındaki derin bıçak izine götürdü. Her defasına, emirlere karşı geldiğine dair en ufak bir yanlış anlaşılmada bile, elektrik verildiğinde en çok yara izi acıyordu. Üç yıl önce suratını görmeyi bile başaramadığı bir katil tarafından ona verilen bir hediyeydi bu. Katil, o geldiğinde cesedi görünmeyecek kadar ufak parçalara ayırmıştı bile, camdan kaçmayı planlıyordu, ve başaracaktı da, kafası tamamen dışarıdaydı çünkü. Katil kafasını camdan içeri sokmadan çok seri bir hareketle bıçağını çekip fırlattı, fakat normalde bekleneceği gibi kendisine dolu bir silah doğrultmuş bir korumaya değil. Üzerinde on ayrı kişinin külleri bulunan uzun şifonyerin bacaklarından birine. Keskin bıçak bir bacağı kesip çaprazındaki bacağa doğru gitmeyi, ve hatta onu kesmeyi başarmıştı. Kendi önüne düşen vazoların hepsi açılmış, ve küller havaya saçılmıştı. Gözünü kapatmak zorunda kalmıştı, ve bundan faydalanan Katil bacağa saplanan bıçağı çok seri hamlelerle çekip almış, ve hemen gözü hedef almıştı. Fakat tam olarak tutturamamış, ve gözün hemen altında büyük bir yara oluşturmakla yetinmişti. Hemen ardından Katil iki kolu da kesmiş, ve silahla Koruma'nın kalbine bir el ateş etmişti. Onu zor kurtarmışlardı, fakat bedel büyüktü, artık programlanmış bir robot gibi konuşuyordu, ve herhangi bir hatasında üstlerini uyaran bir sistemle yaşıyordu. O günden önce adı her ne idiyse, unutmuştu, fakat o günden sonra ona hep Kukla demişlerdi. Şehir A, G.A.K. Koordinatörü, Yüksek Kurul Üyesi, Lider Kukla.

Yorumlar

Popüler Yayınlar