She told me I had too much to dream last night.

Ne kadar zaman geçmiş buraya yazmayalı? Vay anasını. Vay, anasını.

***

Coldplay'in Viva La Vida'sı hoş bir albüm olmuş, Lost! ve Violet Hill şu anki favorilerim, ama genel olarak albümdeki Coldplay'in duruşuna hayran oldum. Tüm eski alışkanlıkları kırmışlar ve yenilerini koymuşlar yerine. Çok progresif, çok hoş.

Beri yandan Nine Inch Nails'in The Slip'ini dinledim, bir ara da Portishead'in Third'ini indireceğim, ama The Slip hakkında bir şeyler söylemem lazım. Genel tutum olarak -Ghosts I-IV'ı da dinleyeceğim o ayrı ama- Year Zero'ya çok benzemesi rahatsız etti beni. Yani Trent Reznor daha aktif şarkılar yapıyor, The Fragile'ın, Downward Spiral'ın o "kırık" havası yok... oysa ne güzel diyordu Hurt'te, benim kir imparatorluğum diye. Yok işte o hava Slip'te, Year Zero konseptti dedik, konsepte uygun şarkıları bölmüş farklı türlere dedik, ama Slip? Pek hoşuma gitmedi.

Pure Reason Revolution oldu kısa günün karı benim açımdan. Dark Third albümünü dinledim, inanılamaz enerjik bir grup, inanılmaz dinamik, inanılmaz manik. Çok hoşuma gittiler, bilhassa Apprentice of the Universe ve Bright Ambassadors of Morning.

***

WoW'da bir RP guildine başvurdum, reddettiler, yıkıldım. Niye yıkıldım anlamıyorum ki, yani tamam hoş olurdu olgun insanlarla RP yapabilmek, ama? Ne bileyim yani, çok da büyük bir olay değil, niye birden böyle çöktüm?

Neyse n'apalım diyip sineye çekmem gerekiyordu bunu, ama aidiyet hissinin bir parmağı karıştı sanki olaya.

Neyse.

N'apalım.

***
Politia Nox: Nu-Epsilon-Rho-Omicron
Yüzüyor muydu? Nasıl yüzerdi o? Ama suyu hissediyordu, kesik kolunun suyun içinde hareketini hissedebiliyordu, kanı akmıyordu artık. Canı acıyordu ama bunu destekleyecek kanıtı yoktu, sadece su vardı etrafında. Ama çöl? Ama ışık?

Sadece yüzüyordu şimdi o, sanki bir şeyleri umursamamak istiyordu, sanki bir takım şeyler arkasında kalmıştı, kanıtlamıştı dünyaya arkasındakileri. Hava kararmıştı, ışıkları kapatmışlardı ve şimdi sadece su ve o vardı. Su, o, ve kolunun canını acıttığı gerçeği.

Koluna aylardır dokunmamıştı, uzak bir kavramdı çölde yaşadıkları onun için. Geriye baktığında acıyı yeniden yaşamıyordu, suya dönüyordu hemen. Çölün sıcağı, ışığın tatlı dili, karanlığın sıcak kucağı umrunda değildi artık, başka bir hayatın yaşantılarıydı onlar. Yalanlardı ve başka bir yalanın içinde gerçek olabileceklerse de, onun yalanı değildi bu. Onun yalanı suydu şimdi, suyun içindeki kolu da gerçeğiydi. Gerisi yoktu ve hiç olmamıştı.

Yüzüyordu. Nasıl yüzebilirdi ki? O bunu biliyordu, bu sorunun cevabını.

O yüzüyordu, çünkü yüzmek istiyordu.

Ve bundan daha iyi bir sebebi hiç olmamıştı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar