Your love is teaching me how, how to kneel.
benim tek bir dinim var, tek bir inancım: her insanın önünde her şeyi seçebilme opsiyonu olduğu ilahi gerçeğine tapıyorum ben. o opsiyonun ve bu seçimlerin dünyanın tek düzeni olduğuna inanıyorum. evet. dinim ne diye soranlara bunu diyeceğim. benim dinim, acısını dindirsin diye TV'ye bakanların da, kitaba dalanların da, Odin'e kollarını verenlerin de aynı Tanrı'dan, aynı ilahiyattan, aynı hayattan geldiğine inanmak ve o hayata hayran olmak. art arda soran üç kişiye cevap vereceğim bekleyin diyip verememiştim de, oradan içimde kaldı.
***
bir insanın bir stile yapışabilmesi fikri bana çok yapmacık, çok kasıntı geliyor. evet doğallık ve yapmacıklık kavramlarıyla sorunum var, ama yine de tek bir şeyi biliyorum, benim stilsizlikten gayri bir stilim olmayacak. hibrid çok iyi ve dinamik bir şey çünkü.
***
bu arada ilk paragrafta schrödinger görenlere öpücük atıyorum buradan, aranızda en zekileri onlar. gerçek bu. valla.
***
çok film, oyun, dizi bekliyorum şu an. ama kitap beklemiyorum. hayatımda beni etkileyen o kadar fazla kitap var, ama ben bugüne kadar harry potter serisi dışında bir kitap beklediğimi hatırlamıyorum. bilmiyorum kim ne kitap yazıyor şu an. yanlış mı yapıyorum nedir, idrak edemedim.
bu arada curious case of benjamin button'dan sonra milk ve frost/nixon'da fragmanından beni vuran filmler arasına katıldı. michael sheen'in frost/nixon fragmanının sonunda "I'm sorry" diyişi çok etkileyiciydi özellikle. milk de apayrı bir film olacak gibi. bakacağız artık, heyecanla bekliyoruz hepsini.
***
bononun tek sevdiğim işi i am the walrus değil bu arada, yalan söyledim. bir daha olsa bir daha yaparım ama konu o değil. u2'nun vertigosu da beni benden alıyor arada. şimdi söyleyeyim de sonradan bonoyla aramda bir husumet olmasın.
all of this can be yours, just give me what i want and no-one gets hurt.
Yorumlar