I'm getting tired. I'm forgetting why.
en olur olmaz yerlerde çıkıyor ağzımdan üç kelime; "hayat çok acayip" diyorum istemsizce. bazen yanımda birileri oluyor, hatta çoğu zaman birileri oluyor yanımda. soruyorlar, "niye", "nasıl", "ne alaka?". anlatamıyorum.
ama acayip işte hayat, anlatamıyorum, kelimelerimi savuramıyorum insanların suratına onlar tatmin olsunlar diye, ama öyle. başlangıcı olan her şeyin bir sonu olacağı gerçeği bile tek başına kararlı bir şekilde arkasında durabilecekken bu kelimenin, hayat bununla yetinmiyor, derinlemesine vuruyor boynumun arkasından beynimin bana bir şeyler söyleten bölgelerine. her şey birbirine bağlı kaderlerini birbirinden son derece bihaber yaşıyor, her şey birbirini etkiliyor ama kimse bir diğerine dokunmuyor. yorgun ve yalnız geçiriyoruz hayatımızın çok büyük bir bölümünü, ama geçiriyoruz yine de.
arkadaşlar geliyor, arkadaşlar geçiyor kısa hayatımızdan, tutunamıyoruz hiçbirine. geçmişten o geçmiş günümüzken nefret ediyoruz, ama günümüz o geçmişin geleceği olduğu an yapışıyoruz o geçmişin müziğine ve kokularına. ifade etmeyen renkler birden destansılaşıyor, rüzgarda uçuşan her şeyi tanrı sanıyoruz ve böyle gidiyor bu. hikayeler anlatıyor bize geçmiş, ya da biz öyle sanıyoruz. bilmiyoruz sadece yaşadığımızı. öyle yapıyoruz çünkü. sadece yaşıyoruz.
bunu okuyan var mı bilmiyorum, umursadığım zamanların çok ilerisindeyim çünkü şimdi. niye yazdığımı bilmiyorum, hatta yazıp yazmadığımdan da emin değilim, yazmanın tanımı zihnimin bana kendini belli etmeyen köşelerinde yanıp sönüyor şu sıralar çünkü. ama eğer okuyorsanız, yani bir şekilde bu mastürbasyonî yazının sonuna gelebildiyseniz size tek bir şey söylemek istiyorum, hayat çok acayip. hayat gerçekten, tüm derinlikleri ve sığ kayalarıyla acayip.
hiçbir şey gerçek, ve her şey mümkün.
cidden.
ama acayip işte hayat, anlatamıyorum, kelimelerimi savuramıyorum insanların suratına onlar tatmin olsunlar diye, ama öyle. başlangıcı olan her şeyin bir sonu olacağı gerçeği bile tek başına kararlı bir şekilde arkasında durabilecekken bu kelimenin, hayat bununla yetinmiyor, derinlemesine vuruyor boynumun arkasından beynimin bana bir şeyler söyleten bölgelerine. her şey birbirine bağlı kaderlerini birbirinden son derece bihaber yaşıyor, her şey birbirini etkiliyor ama kimse bir diğerine dokunmuyor. yorgun ve yalnız geçiriyoruz hayatımızın çok büyük bir bölümünü, ama geçiriyoruz yine de.
arkadaşlar geliyor, arkadaşlar geçiyor kısa hayatımızdan, tutunamıyoruz hiçbirine. geçmişten o geçmiş günümüzken nefret ediyoruz, ama günümüz o geçmişin geleceği olduğu an yapışıyoruz o geçmişin müziğine ve kokularına. ifade etmeyen renkler birden destansılaşıyor, rüzgarda uçuşan her şeyi tanrı sanıyoruz ve böyle gidiyor bu. hikayeler anlatıyor bize geçmiş, ya da biz öyle sanıyoruz. bilmiyoruz sadece yaşadığımızı. öyle yapıyoruz çünkü. sadece yaşıyoruz.
bunu okuyan var mı bilmiyorum, umursadığım zamanların çok ilerisindeyim çünkü şimdi. niye yazdığımı bilmiyorum, hatta yazıp yazmadığımdan da emin değilim, yazmanın tanımı zihnimin bana kendini belli etmeyen köşelerinde yanıp sönüyor şu sıralar çünkü. ama eğer okuyorsanız, yani bir şekilde bu mastürbasyonî yazının sonuna gelebildiyseniz size tek bir şey söylemek istiyorum, hayat çok acayip. hayat gerçekten, tüm derinlikleri ve sığ kayalarıyla acayip.
hiçbir şey gerçek, ve her şey mümkün.
cidden.
Yorumlar