The sun is burning down Los Angeles.

yine buradayız o halde, öyle görünüyor. yine arkada bir müzik, yine parçalanmış bedenimin alakasız köşelerinde yükselen alaycı bir nefret. bedenin kendisine yöneltilmiş belki de bu nefret. bilmiyorum. bilmiyor.

ne istediğimi biliyorum ama bak. bunu bildiğimi uzun zamandır biliyorum. sadece bazı şeyleri anımsamam gerekiyor. bazı öğrenilmiş dersleri. görmediğimi sandığım bazı şeyleri görmeyi. ve neyi öğrenmem gerekiyor biliyor musun okuyucu? umursamamayı.

"bırak aksın" hala benim dudaklarımdan dökülmüş en bilge kelime çünkü.

bırak aksın. bırak, her şey, aksın. umursama. dokunma. yaşa sadece. sincap gibi. müzik gibi. var olmak için var ol, yaralanmak için değil.

hayatta güzel şeyler hala oluyor. hala dönüyor ısrarla dünya. oralarda bir yerlerde birileri var, buna inanmamı istiyor. ya da istemiyor. bilmiyorum. önemli değil.

daha kötüsünü bilmediğim de olmuştu çünkü. daha kötüsünü yaşadığım da olmuştu.

hayatta kaldım.

bırak aksın o halde.

Yorumlar

Popüler Yayınlar