God I'm very, very frightening, I'll overdo it.

yazı yazmak istiyorum. her şey yerli yerinde, yani yerli yerinde olması beklenen her şey tam olarak burada; güzel bir müzik, karanlık bir oda, nispeten rahat bir sandalye. bunlar her zaman buralardaydı, ben buralarda değil başka yerlerde olduğumda da. ama şimdi, bu karanlık odada, bu güzel müzik kulağıma fısıldanırken bu rahat sandalyenin karşısına kurulduğu bilgisayarıma bir şeyler yazmak isterken buluyorum kendimi.

neyi yazmak istediğimi bilmiyorum. korkularımı, endişelerimi, güvensizliklerimi... hava, su, toprak, ateş, ne isterseniz onun üzerine yazabilirim şu an. nasıl kartalların ölmeden önce ömürlerini uzatsınlar diye kendi gagalarını parçaladıklarından söz edebilirim, ya da nasıl belimin ağrıdığından, mouse'umun renginden, the national'ın üç senedir benim yanımda olan boxer albümünden. bilmiyorum, umursamıyorum bu gece. ben bir kere yazmak isterken buldum ya kendimi, her şey görmezden gelinebilinir, her şey unutulabilinir ilk harfle son nokta arasında.

korkabilirim ben bu yazıda, korkutabilirim, kaçmak isteyebilir ama başaramadığımı fark edebilirim. yok olabilirim ayaklarım aptalca bir pozisyonda yerden kesilirken, veya bildiğim tüm kan beyaz ekrana akarken hiç olmadığım kadar gerçek olabilirim. komik, cesur, aptal veya kendim olabilirim. bilmiyorum, umrumda değil saat sakince yeni günü bir saat yirmi üç dakika aşarken. umrumda değil the national "biliyor musun" derken "senin hayalini kurmuştum yirmi dokuz yıl boyunca. biliyor musun, senin hayalini kurmuştum... özlemiştim seni, yirmi dokuz yıl boyunca. biliyor musun, senin hayalini kurmuştum... yirmi dokuz yıl boyunca, seni görmeden önce."

yazmak istiyorum. hayatı. hayatsızlığı. kemiklerimin ritme ihanetini, derimin sakin sözlerini. şarkının bitişini ve sessizliğin fethini. yazmak istiyorum. yazmayı bu gece çok istiyorum, ve bu çok, çok iyi bir şey.

Yorumlar

Popüler Yayınlar