If this doesn't take you down, doesn't mean you're high.
yeni zor bir şey. bilinmeyen de öyle, ama yeni daha zor sanki, bilsen de, bilmesen de. calvino demişti ya hani, "for the new you seek in the not new and for the not new you seek in the new" diye, öyle bir şey. bunu amerika'da yeniye boğulurken devamlı eski dizilerimi seyrettiğimde anlamıştım. anlamadığım ise geçmişe kıyas yapmak konusunda bir çay bardağından daha derin olmayan beynimin aslında gayet adil bir oranda beni bulan yeni şeyleri ısrarlı bir inatçılıkla göz ardı edişiydi. bunun sebebini ise anlıyordum. bunu göz ardı eden bu sefer bizzat kendi gözlerimdi.
yeni yine de zor bir şey ama. üzerine sayfalarca koskoca kelimelerle bir şeyler söyleyebilirim belki, ama dördü gayet iyi anlatıyorken neden dört bine muhtaç olayım ki? "yeni zor bir şey" çünkü, basit, net ve sade. sadece niye'si biraz merak uyandırıcı ve sadece niye'si biraz muallakta.
süperbilinmezde yaşamak üzerine bir yazım vardı aslında, daha doğrusu süperbilinmezde yaşamak üzerine yazılmış o muhteşem şarkı kulağımda kanarken yazdığım bir yazım vardı. karanlık bir anımda yazmıştım onu, kendi içimde kendimi kaybediyordum her geçen saniyede. ama yine de yazmıştım. bu yazı gibi arada durup kafamı yokluk bilinçsizliğinden çıkardığım bir yazı değildi, başlamış ve bitirmiştim onu. ve bitirdiğimde etrafımdaki her şey başladığım kadar eskiydi. yazı yazmak pek bir şeyi değiştirmemişti. ya da belki de, dünyalar değişmişti de, göz ardı etmiştim ben. kendi gözlerime güvenemediğim günlerdi bunlar, anlıyorsunuz değil mi? anlamıyorsunuz sanırım. dert etmeyin ama. anlanmamaya epeyce alıştım ben.
ne kadar fazla yakınıyorum değil mi? aslında kendi hayatından garip bir şekilde tatmin olmuş biriyim yürüyüp konuştuğum dünyada. sadece yazdığımda kendime dair ve kendim olan her şeyi içerimden başka bir yere kaydedebiliyorum. hoşuma gidiyor bu. yazmak. yazmak eski çünkü. eski artık hoşuma gidiyor çünkü. ve demiştik ya hani, hatırlıyor musunuz? "yeni zor bir şey" çünkü.
Yorumlar