It's comin' back around again!
Eh? Gel sen bütün gün boyunca buraya yazacak konuları düşün, ve en nihayetinde oturup da not defterini açtığında tek yapabildiğin aklına hiçbirşey gelmemesi hakkında komik olduğunu umduğun bir yazı yazabilmek olsun. Hoş değil.
***
The Dark Knight'ın afişi rahatsız edici olmuş. Sevdim mi peki? Bayıldım!
***
İngilizler, devlet ve millet olarak inanılmaz küstahlar. Dünyanın Mersin'e gittiği zamanlarda tersine gitmeyi bir erdem sayıyorlar sanırım. Sporda, sanatta, her alanda bunu görebilirsiniz. Premier Division kavramı (UEFA'nın bütün kurallarını çiğnemeleri, 18 takım yerine 20 takım, stabil bir maç fikstürü yerine iki üç günde bir oynanan maçlar), edebiyatları (Tüm dünya realist bir akım içerisinde kavrulurken, Rus'lar Tolstoy'lar çıkartırken onların klasik şiire yönelmeleri), müzikleri (Sex Pistols, Pink Floyd, Black Sabbath, The Beatles, David Bowie, Iron Maiden, eah?)
her şeyleriyle dünyanın yanında ufak bir dünya olmakta direniyorlar. Hayır hiçbirşey dank ettirmiyorsa, Kraliçe'lerine olan itimatları bunu göstermeli. Başka hangi devlet Kraliçe'sini semboliğin -iki adım ötesi de olsa- ötesinde kullanıyor? İnanılmaz.
***
Yazılarımı not defterine yazmanın bloga yazmak kadar tatmin edici olduğunu farkettim. Sanırım bu, bloga yazdığımda da, o yazının okunmayacağını bilmem. Eh herkes blog diye anırırken blogunu saklama kararı alırsan, blogunu açıklama zamanını da blog modasının son nefesiyle denk getirirsen olacağı budur.
***
Lights out, guerilla radio! Turn that shit up!
***
Bazen dersanede "badass" moduna girmekte bir sakınca görmüyorum. Kulağımda MP3 çalar, gözlerimde bir "benimle uğraşmayın" bakışı ve hafifçe çatılmış kaşlara genelde arkada Rage Against the Machine ya da Nine Inch Nails eşlik ediyor... Sorun şu ki, Mp3 çalarımda badass şarkısı olarak kullandığım Testify ve The Wretched'ın ardından Tunak Tunak Tun çalıyor. Ne zaman ki Daler Mehdi "tunuk" diyor suratıma ebleh bir sırıtış kendiliğinden yerleşiveriyor. Elimde değil yahu. Tunak. Heheheh.
***
It has to start somewhere. It has to start sometime. What better place than here, what better time than now?
***
Bugün gidip okulumuzun taşındığı yeni binayı gördüm. Küçükken annemin çalıştığı meslek lisesine benziyordu çok feci. Beynim oradaki yabancılık duygusunu aynen alıp o binaya da koymuş olacak ki, üç senedir evim dediğim okul kavramına uzak baktım ilk defa. Bu sene ilginç olacak vesselam.
***
Tomb Raider Anniversary'yi bitirmek istiyorum lakin bir bug oldu ve oyunun %25'indeki ben, yeniden başlamak zorunda bırakıldım. Sizce buna reaksiyonum ne oldu? Haeedi len.
***
Splinter Cell Chaos Theory, bitirdiğim ilk Splinter Cell oldu. İlginç olan birinci ve dördüncü Splinter Cell'leri, size bütün bölümleri anlatabilecek kadar oynamış olmam. Pandora Tomorrow'la ise hiçbir zaman yakınlaşamadık. Fakat geçenlerde Megavizyonda gözüme kestirdiğim Splinter Cell Trilogy paketini alırsam onunla da düzeyli bir ilişkiyle başlayabiliriz. Oradan ver elini Convinction.
***
Goya'nın hayaletleri vizyona girdi. Milos Forman'ın da ilk beğenilmeyen filmi oldu sanırım. Nazar boncuğudur Milos, üzme kendini. Bak ben yine de gelirdim filmine eğer en yakın oynadığı yer Küçükçekmece'de olmasaydı. (Nevil koş seyret).
***
İftara üç buçuk saat var ve benim yapacağım hiçbir şey yok. Test çözmek istemiyorum test çözerken aldığım pozisyon karnımın içe bükülmesine yol açıyor. İçbükey bir mide istemiyorum açıkçası.
***
Mide bulandırıcı şarkı sözleri yazıyorum. İngilizce olsun, Türkçe olsun, güzel bir tane şarkı sözüm yok. Arada dönüp bakma, tekrar değerlendirme, "ya bu güzel miydi" diye sorular sormama sebep olan ise sadece bir sözüm var.
***
Bugün deneme oldu. Eğer bir kaza bela olmazsa (işlem hatası vs.) 220 gibi bir puan alırım diye tahmin ediyorum. Beklediğim netler ise şöyle, Türkçe'den 25-27, Sosyal Bilimler'den 18-22, Mat-1'den 20-25, Fen-1'den 1-3, Ed-Sos'dan 20-22, Mat-2'den 20-23. Lakin sınav aşırı kolay olduğundan sınıf atlama olasılığımın üstünde pek durmuyorum. Her ne olursa olsun, ben Chaos Theory'yi bir daha bitirme olasılığıyla yalnız başıma kalmaya gidiyorum. Ace off.
***
The Dark Knight'ın afişi rahatsız edici olmuş. Sevdim mi peki? Bayıldım!
***
İngilizler, devlet ve millet olarak inanılmaz küstahlar. Dünyanın Mersin'e gittiği zamanlarda tersine gitmeyi bir erdem sayıyorlar sanırım. Sporda, sanatta, her alanda bunu görebilirsiniz. Premier Division kavramı (UEFA'nın bütün kurallarını çiğnemeleri, 18 takım yerine 20 takım, stabil bir maç fikstürü yerine iki üç günde bir oynanan maçlar), edebiyatları (Tüm dünya realist bir akım içerisinde kavrulurken, Rus'lar Tolstoy'lar çıkartırken onların klasik şiire yönelmeleri), müzikleri (Sex Pistols, Pink Floyd, Black Sabbath, The Beatles, David Bowie, Iron Maiden, eah?)
her şeyleriyle dünyanın yanında ufak bir dünya olmakta direniyorlar. Hayır hiçbirşey dank ettirmiyorsa, Kraliçe'lerine olan itimatları bunu göstermeli. Başka hangi devlet Kraliçe'sini semboliğin -iki adım ötesi de olsa- ötesinde kullanıyor? İnanılmaz.
***
Yazılarımı not defterine yazmanın bloga yazmak kadar tatmin edici olduğunu farkettim. Sanırım bu, bloga yazdığımda da, o yazının okunmayacağını bilmem. Eh herkes blog diye anırırken blogunu saklama kararı alırsan, blogunu açıklama zamanını da blog modasının son nefesiyle denk getirirsen olacağı budur.
***
Lights out, guerilla radio! Turn that shit up!
***
Bazen dersanede "badass" moduna girmekte bir sakınca görmüyorum. Kulağımda MP3 çalar, gözlerimde bir "benimle uğraşmayın" bakışı ve hafifçe çatılmış kaşlara genelde arkada Rage Against the Machine ya da Nine Inch Nails eşlik ediyor... Sorun şu ki, Mp3 çalarımda badass şarkısı olarak kullandığım Testify ve The Wretched'ın ardından Tunak Tunak Tun çalıyor. Ne zaman ki Daler Mehdi "tunuk" diyor suratıma ebleh bir sırıtış kendiliğinden yerleşiveriyor. Elimde değil yahu. Tunak. Heheheh.
***
It has to start somewhere. It has to start sometime. What better place than here, what better time than now?
***
Bugün gidip okulumuzun taşındığı yeni binayı gördüm. Küçükken annemin çalıştığı meslek lisesine benziyordu çok feci. Beynim oradaki yabancılık duygusunu aynen alıp o binaya da koymuş olacak ki, üç senedir evim dediğim okul kavramına uzak baktım ilk defa. Bu sene ilginç olacak vesselam.
***
Tomb Raider Anniversary'yi bitirmek istiyorum lakin bir bug oldu ve oyunun %25'indeki ben, yeniden başlamak zorunda bırakıldım. Sizce buna reaksiyonum ne oldu? Haeedi len.
***
Splinter Cell Chaos Theory, bitirdiğim ilk Splinter Cell oldu. İlginç olan birinci ve dördüncü Splinter Cell'leri, size bütün bölümleri anlatabilecek kadar oynamış olmam. Pandora Tomorrow'la ise hiçbir zaman yakınlaşamadık. Fakat geçenlerde Megavizyonda gözüme kestirdiğim Splinter Cell Trilogy paketini alırsam onunla da düzeyli bir ilişkiyle başlayabiliriz. Oradan ver elini Convinction.
***
Goya'nın hayaletleri vizyona girdi. Milos Forman'ın da ilk beğenilmeyen filmi oldu sanırım. Nazar boncuğudur Milos, üzme kendini. Bak ben yine de gelirdim filmine eğer en yakın oynadığı yer Küçükçekmece'de olmasaydı. (Nevil koş seyret).
***
İftara üç buçuk saat var ve benim yapacağım hiçbir şey yok. Test çözmek istemiyorum test çözerken aldığım pozisyon karnımın içe bükülmesine yol açıyor. İçbükey bir mide istemiyorum açıkçası.
***
Mide bulandırıcı şarkı sözleri yazıyorum. İngilizce olsun, Türkçe olsun, güzel bir tane şarkı sözüm yok. Arada dönüp bakma, tekrar değerlendirme, "ya bu güzel miydi" diye sorular sormama sebep olan ise sadece bir sözüm var.
***
Bugün deneme oldu. Eğer bir kaza bela olmazsa (işlem hatası vs.) 220 gibi bir puan alırım diye tahmin ediyorum. Beklediğim netler ise şöyle, Türkçe'den 25-27, Sosyal Bilimler'den 18-22, Mat-1'den 20-25, Fen-1'den 1-3, Ed-Sos'dan 20-22, Mat-2'den 20-23. Lakin sınav aşırı kolay olduğundan sınıf atlama olasılığımın üstünde pek durmuyorum. Her ne olursa olsun, ben Chaos Theory'yi bir daha bitirme olasılığıyla yalnız başıma kalmaya gidiyorum. Ace off.
Yorumlar