Bring down the government, they don't, they don't speak for us.

karanlıkta durdu adam. hep karanlıktaydı. doğduğundan beri karanlıktaydı belki de, belki de ölümüydü onun karanlığı. fark etmiyordu onun için. sadece gözleri kapalıydı onun, sadece görmüyordu. bu yeterliydi.

gücü kalmamıştı artık hiçbir şeye, kör kalmıştı yılların kıyısına attığı çakıllardan, her şey siyahtı onun için, gözlerinin nereye baktığı önemli değildi artık, silemiyordu yazdıklarını, geri alamıyordu yapmak istemeyebileceği hareketleri onları yapmadan önce. karanlığının içinde sadece kendisiydi o. ve bundan nefret ediyordu. tüm dünyadan nefret ettiği gibi. oysa ki o kadar güzeldi ki evi, o kadar güzeldi ki evinin bahçesi, bahçesinde oynayan çocukları, ufak köpeği, ufak müzik kutusu ve onun ufak şarkıcıları. her şey uzuyor ve kısalıyordu hiçbir şeyin adil olmadığı bu karanlık dünyada, sadece müzik kutusu susmuyordu, sadece müzik kutusuydu sabit olan. ve bu çok, çok kötü bir şeydi.

gözlerini açmak istiyordu çünkü adam. nehrin bittiği yer her zaman müzikti çünkü.

Yorumlar

Popüler Yayınlar