We took the dead man in sheets to the river flanked by love.

2007 garip bir yıldı, ama herşeyden önce çok hızlı geçen bir yıldı. Şu an bu satırları yazarken takvim yarım saatle 30 Aralık 2007'ye atmış kendini. Böyle bir his var içimde, sanki çok hızlı geçmiş gibi, sanki daha dünmüş gibi, ama değil. Dün olmadığını biliyorum, tam hakkını vererek de çok hızlı geçmiş diyemiyorum. Neyse. Geçti işte.

Garip olmasının nedenlerinden bahsedelim biz. 2007 benim için psikopat gelişmelerin olduğu bir yıldı. Bilhassa Ekim-Ocak ayı arası süreç, aklıma gelmeyecek şeylerin gerçekleşmesine sebep oldu. Oyungezer forumlarında, somut ve su götürmez bir şekilde olgunlaştığımı gördüm. Level forumundan atılalı bir sene kadar olmuştu artık ve arada geçirdiğim şeylerin beni çok değiştirdiği bir şekilde kanıtlanmış oldu. Bu aralığın en büyük olayları ise Amerika olayının somutlaşması ve Oyungezer yazarı oluşumdu. Her ikisi de sanki başkasının hayatının parçalarıymış gibi geliyorlar hala. Üç-dört saat önce ofisten geldim ve bu normalmiş gibi davranmam çok acayip geliyor bir açıdan.

Yaz da fena değildi, izci kampı müthişti en azından. Sonra Ankara'ya gidiş, evet bu da süperdi. Revan'ı FIFA'da yenişim, oh yeah beybi, bu en süperiydi. Yaz süresince iki MMO değiştirdim, Lotro'yu bırakıp, tükürdüğümü salyalarla beraber (iğrenç tasvir için özür dilerim) yalayarak WoW'a döndüm. Neşetle kasışımız süperdi, Neşet'in Türkiye'ye gelişi, bizde kalışı ve gece yatarkenki yaptığımız "Abomination Rogue ne süper olurdu lan" geyikleri muazzamdı. Sonra yazın 3d modellemede yetenekli olduğumu keşfettim. Valla bilmiyorum da programı kullanışımın beşinci gününde sadece bir resimden hatırladıklarımla bir astronot modellemeyi ben yetenek sayıyorum, üstelik plane üstüne çizim gibi naneler de yok. Tabii sonra hep unuttum ama, olsun. Ankara dönüşünde uyumadan 3dsmax'in başına kurulup ilk suratımı ortaya çıkarmam, sabahın saat 6'sının ıssızlığında gelen o tek başına birşeyler başarma hissi, eh evet bu da müthişti.

Biraz daha geriye gitmek gerekirse bahar çok sıkıntılı geçmişti aslında. İki dersten kalmak üzereydim (Almanca ve Geometri) ve laubali tavırlarım yüzünden evden zılgıt yedim. Bahar sırasında bir noktada Level almayı bıraktım. Sebep olarak reklamlaştırılmasını gösterdim kendime.

Kışa gidecek olursak 2007'ye çok alakasız girmiştim. Yılbaşına dair hiçbir anım yok mesela. 2006'ya Scarlet Monastery'de girdiğimi hatırlıyorum ama 2007'de ne yapıyorum bilmiyordum. Sonra Oscar'ları seyrettim bir ara, çok etkilenip ben film ustası olmalıyım dedim ve pis bir maratona girdim. All-star'lar seyredildi, gaza gelinildi, kafayı yiyordum zevkten Mason "memooo okuuur!" derken. Dwight Howard'ı nasıl elerler geyiği yapıldı sonra, ama üç gün 6'da yatıp 14'te kalkmak psikopatlığı işin çeşnisiydi.

2007'nin en iyi filmi ise kanımca Eastern Promises, en iyi erkek oyuncusu Viggo Mortensen, en iyi kadın oyuncusu Cate Blanchet, en iyi yardımcı erkek oyuncusu Casey Affleck, en iyi yönetmeni ise Ridley Scott'tı. 2007'nin en iyi kitabı tartışma götürmez bir biçimde beni yazın ortasında altüst eden Deathly Hallows idi. İkinciliği ise Hurin'in Çocuklarına veriyorum hiç düşünmeden. 2007'nin en iyi albümü NiN'in Year Zero'suydu, 2007'nin en tırtosu ise Smashing Pumpkins'in Zeitgeist çırpınışıydı. 2007'nin en iyi oyunu ise kanımca Lord of the Rings Online idi. En iyi FPS dalında Portal'a ise buradan öpücük yolluyorum. 2007'ye damga vuran, yeni keşfettiğim albümler ise Live'ın Throwing Copper'ı ve Nine Inch Nails'in Fragile'ıydı. Bilhassa ikincisinde Somewhat Damaged, Just Like You Imagined, The Fragile, We're In This Together gibi psikopat şarkılar, ilkinde ise I Alone, Stage gibi "lifting" şarkılar aklımda yer ettiler. Helal olsun onlara.

Böyle bir seneydi 2007, geldi geçti. 2008 daha psikopat bi yıl olacak sanırsam, dur bakalım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar