Ada don't talk about reasons why you don't wanna talk about reasons why you don't wanna talk.

aldı bıçağı eline. baktı. tenine sapladı önce, sonra etine, sonra da kıpkızıl kanını akıtan damarlarına.

"merhaba yazamamak" dedi sakince.

baktı bıçağa. bir anlam vermek istedi ona, bir şey yaratmak istedi ondan. bir defa daha sapladı bıçağı göğsüne. nefes almak istedi. yazmak, sonsuza kadar, ölene kadar, ölmemek için, yaşamak için. kendinden nefret ettiğin her an için, kendinden kaçabilmek için, kendini unutabilmek için yazmak. kendinden ömrün boyunca nefret ettiğini anlamamak için yazmak, anladığında da yazmak, anlayışını, nasıl anladığını, neden anlamakla bir probleminin olmadığını.

tekrar sapladı bıçağı etinin geçtiği her milimetrekareye. tüyleri diken diken oldu. biliyordu bir sinire vurduğunu. tekrar sapladı.

"merhaba insanlar" dedi umursamadan.

merhaba insanlar demek istiyordu çünkü. etrafında koşan, konuşan ve mutlu olabilen tüm insanlar adına merhaba insanlar demek istiyordu, yorgundu, bezmişti, hayatı basit ve giriftti. sefaleti yakalamıştı onu en sonunda, bu o durduğu için de olabilirdi, hayat onu yorduğu için de. her ikisi de narsisistik bir ağzın kelimeleriydi, önemli değillerdi. böylece bir daha sapladı bıçağı tecrübesiz ve çiğ tenine. şimdi de ölüm demek istiyordu. ölmek istediğinden değil, ölüm etine bir bıçak girerken söylemesi güzel bir kelime olduğu için.

"ölüm" dedi kendini iyi hissederek.

bunların hiçbiri onlar mutlu olsun diye değildi. kendimden kaçmak istedim hep ben. kendi zavallılığımda boğulmaktansa olmadığım birinin benim adıma sevilmesini seyretmeyi seçtim. bilmeden. ve böylece seyrettim karanlık bir yatağı kızıla bulayan adamın o metalik rüyayı vücuduna batırıp çıkarmasını. pencereden atlamış adam değildi o, bir başkasıydı, fakat aynı rahimden peydahlanmışlardı onunla, ikisi de eşit derecede kırdılar hayatımı.

"yalnız öleceğini söylemek ne kadar iki yüzlü" dedi, "yalnız öleceğini düşünmeye kıyasla."

Yorumlar

Popüler Yayınlar