I woke the same as any other day, except a voice was in my head, said seize the day, pull the trigger, drop the blade and watch the rolling heads.

Hayatın tek bir anlamı, edebi bir açıklaması ve sembolist bir mantığı yok. Bulunamayacak, fakat peşine onlarca sevdalıyı toplamış bir cevap yok dünyanın çekirdeğinde. Sadece varolmayan bir cevap, varolmayanı aramaya bağımlı hale gelmiş insanlar ve perspektif var.

Hayat hakkında belli genellemeler üzerinde yoğunlaşıyoruz yaşamımız boyunca, hep doğruyu aradığımıza inanıyoruz. Ama bu bir yalan, doğru, bulduğumuz sonuçların her biri. Sadece zaman zaman bazılarının içine daha fazla giriyoruz, bazılarına inanmak için önümüze daha fazla kanıt veriliyor. Ama değişen bir şey yok, olamaz, olmayacak.

***

Politia Nox: Epsilon-Pi-Iota-Lambda-Omicron-Upsilon-Eta
Kafasını kaldırdı adam, güneş, tam önündeki uçurumun gölgesiyle müthiş bir tezat oluşturacak bir biçimde parlıyordu. Kafasını indirdi o da, güneş ışınlarını takip ederek. Işınlar dipsiz bir uçurma iniyorlardı ölmek için, ve ölüyorlardı da. Karanlıktan başka hiçbir şey hareket etmiyordu uçurumun dibinde. Neredeyse yok gibiydi.

Kıpırdamadı adam. Kafasını sağa çevirdi, sonra da sola. İki tarafa da gidebilirdi. Eğildi, sağ tarafından bir avuç toprak aldı eline. Kurak toprağın parmaklarının arasından kayıp arkadaşlarının yanına düşmesini seyretti yavaşça. Eğlenmişti. Bir daha aldı ellerine kahverengi tanrıyı, bir daha izledi düşmesini. Bir daha eğlendi. Üçüncüsünde o kadar da eğlenceli gelmiyordu artık, ama yine de belli bir büyüsü vardı. Bir daha yaptı. Eğlenemedi. Ama sağa giderse eğleneceğine emindi.

Sola çevirdi kafasını, soldaki toprak sertti. Avuçlayamadı, tırnaklarını kanatmaktan başka bir işe yaramadı çabası. Sinirlendi, daha hızlı tırnakladı toprağı. Daha hızlı. Ama hızını ne kadar arttırırsa arttırsın başaramıyordu, delemiyordu, parmaklarının arasında hissedemiyordu solundaki toprağı. Kafasını kaldırdı, soldan giderse daha sert bir yolda, daha az eğlenecekti. Daha emin, daha taviz vermiş ve daha koruma kazanmış. Daha normal, daha sosyal, daha üstün, daha statüsel. Sağına baktı bir de, durup eğlenebilirdi istediği zaman, eğer sağdan giderse. Ama ya yapamazsa? Ya evine dönemezse, çimenlere, ağaçlara? Annesi ne derdi o zaman? Tekrar soluna döndü.

Ayağa kalktı, aniden kalktığı için ağrıyan başını kesik koluyla acemice teselli etmeye çalıştı, başaramadığını gördü. Bunun üzerine kolu ağrımaya başladı bu sefer, o da sağlam koluyla kesik kolunu sıvazladı. Gülümsedi. Doğru şeyi yapmış ve bundan zevk almıştı.

Emin yoldan gidip, eğlenmişti.

Ne tam emin, ne maksimum haz.

Tekrar gülümsedi. Kurak toprakların, sağın ve solun havasını çekti içine ve büyük bir gururla atladı önündeki uçurumun karanlığına kavuşmaya.

***

Neden bilmiyorum, Politia Nox'u yazdığım bölmeden sonra bir şeyler yazma ihtiyacında hissediyorum kendimi. Sanki Politia Nox ile bitirirsem olmayacak, yarım kalacakmış hikaye gibi. Garip. Gerçekten garip, ama bir o kadar da değil.

Yorumlar

Tek bir yanıt yok, doldurulması gereken boş bir sayfa var. Onu ne kadar güzel doldurursan, kendi yaşamının yanıtını vermiş oluyorsun zaten.

Öte yandan, hikaye ile yazılarını bitiremiyorsun çünkü [tahmin]hala eklemek istediklerin oluyor; ne kadar eklersen ekle, aklındaki karmaşa dinmediği halde.[/tahmin]
Adsız dedi ki…
Hello. This post is likeable, and your blog is very interesting, congratulations :-). I will add in my blogroll =). If possible gives a last there on my blog, it is about the Webcam, I hope you enjoy. The address is http://webcam-brasil.blogspot.com. A hug.

Popüler Yayınlar