Just help me, I'll do anything, anything, if you'll just help me get out of here.
Politia Nox: Epsilon-Lambda-Pi-Iota-Delta-Alpha
Kafasını kaldırdı, gözleri ağlamaktan şişmişti, ama yine de onu görebiliyordu. Dünya yıkılacak olsaydı da, kör kalsaydı da, gözleri kapalı olsaydı da görürdü onu. Kanaması durmuş eliyle sildi gözünü acemice ve iyice açtı gözlerini. Karşısındaydı.
Işık.
Önündeki geçidin dar aralığından ışık sızıyordu. Yorgundu, yaralıydı, yürüyemeyecek kadar kan kaybetmişti. Kanaması durmuştu, ama bu çok fazla şeye yardımcı olmuyordu. Neredeyse umudu yok gibiydi, kendi yarattıkları dışında. Kalbinin durduğu söylenilen yerde bir burulma hissediyordu, sanki oradan biri ona sesleniyordu. İnanma, diyordu ona. Umut etme. Beklenti yaratma, hayal kırıklığı toplama. İnanma, diyordu bir kez daha, inanma.
Gülümsedi. Kafasını, yandaki duvarın dikensiz bir tarafına yasladı. Gözlerini kapattı, hatırlayamayacağı kadar uzun bir süredir ilk defa o gözleri bir daha açmak için bir sebebe sahip bir biçimde. İpek rüyalarına dalarken hala gülümsüyordu, o gülümsemenin tekrar ağlamaya dönüşeceğini bilerek. Olsun, dedi kendi kendine uykuya dalmadan. Olsun. Şimdilik buna sarılacaktı.
***
Rush dinledim yaklaşık iki saat boyunca, hiçbir şey yapmadan. Yani yaparmış gibi yaptım, belki gerçekten yapmışımdır da. Ama yok, bildiğiniz Rush dinleme amaçlı bir yaşam formuydum o sıralarda. Şimdi de Genesis dinliyorum, Politia Nox yazdığım ufak aralık dışında onda da amacım Genesis dinlemekti, Rush'ta olduğu gibi. Resmen müzik festivali oldum yahu, çok mutluyum.
***
Çağlayan abla? Orada mısın? Okuduğun ve yorum yazdığın için o kadar mutluyum ki. Evet, şu an benjamini devirmiş ve suratımda yorgun bir ifadeyle yazıyor olabilirim bunları, ama emin ol o kadar mutluyum ki. Diğer okuyanlar, orada birileri var biliyorum. Onlarca kişi "okuyorum ama yorum yapmıyorum" diyor, evet büyük ihtimalle çoğu kibarlıktan. Ama sözüm kibar değil dürüst olan azınlığa: yorum yapmasanız da olur. Şu anki halim bana yetiyor. Şimdilik.
***
GeForce 9800 XT diye pis bir şey çıkaracakmış. Destur ulan. 8800'e dumur oluyordum ben daha, siz ne ara bunun üstüne 1000 XT çıktınız be?
***
Age of Mythology: Gold Edition aldım. Şu an yatağımın üstünde duruyor kutusu. Çok mutlu oldum kurduğumda, ne de olsa yaratıcılığımı ben daha ufakken tetikleyen üç şeyden biriydi Matrix ve aterimle beraber. Üçünden de yola çıkarak yarattığım hikayelerim vardı, onlara çok benzeyen. Tabi bir önceki cümleden ateri istisna olarak çıkarılmıştır, ateriye benzeyen hikaye teorik olarak mümkün olmadığı için ondan (spesifik olarak belli bir aparatından) esinlenmiştim. Matrix ve Age of Mythology durumu ise bambaşkaydı. Replikler bile ondan aşırmaydı (hatta AoM'nin ismini değiştirmeye zahmet ettiğimi bile hatırlamıyorum). Her neyse nostaljik bir moda girdim yani yakın tarihlerde. İnşallah oyunu bu sefer hilesiz bitireceğim.
***
Eski melodileri, çocukluğunuzda hayal meyal duyduğunuz melodileri, başka bir ortamda, tercihen büyüdüğünüz zaman duyduğunuzda hissettiğiniz o şey var ya? O şey bence dünyanın dönmesini sağlayan enerji. Hayatlarımızın akması onun sayesinde. Evet evet.
***
Philip Pullman'ın Kuzey Işıkları'nı bitirmiştim, şimdi de Keskin Buçak'a başladım. Üçüncü kitabı çevirmemişler, o yüzden Keskin Bıçak'ı çabuk bitirirsem büyük ihtimalle internetten sipariş edeceğim. Ve bu takıntımdan da anlamalısınız ki, kitap harika. Okuyun. Okuyun. Ya da ne yapın biliyor musunuz? Okuyun, evet.
Kafasını kaldırdı, gözleri ağlamaktan şişmişti, ama yine de onu görebiliyordu. Dünya yıkılacak olsaydı da, kör kalsaydı da, gözleri kapalı olsaydı da görürdü onu. Kanaması durmuş eliyle sildi gözünü acemice ve iyice açtı gözlerini. Karşısındaydı.
Işık.
Önündeki geçidin dar aralığından ışık sızıyordu. Yorgundu, yaralıydı, yürüyemeyecek kadar kan kaybetmişti. Kanaması durmuştu, ama bu çok fazla şeye yardımcı olmuyordu. Neredeyse umudu yok gibiydi, kendi yarattıkları dışında. Kalbinin durduğu söylenilen yerde bir burulma hissediyordu, sanki oradan biri ona sesleniyordu. İnanma, diyordu ona. Umut etme. Beklenti yaratma, hayal kırıklığı toplama. İnanma, diyordu bir kez daha, inanma.
Gülümsedi. Kafasını, yandaki duvarın dikensiz bir tarafına yasladı. Gözlerini kapattı, hatırlayamayacağı kadar uzun bir süredir ilk defa o gözleri bir daha açmak için bir sebebe sahip bir biçimde. İpek rüyalarına dalarken hala gülümsüyordu, o gülümsemenin tekrar ağlamaya dönüşeceğini bilerek. Olsun, dedi kendi kendine uykuya dalmadan. Olsun. Şimdilik buna sarılacaktı.
***
Rush dinledim yaklaşık iki saat boyunca, hiçbir şey yapmadan. Yani yaparmış gibi yaptım, belki gerçekten yapmışımdır da. Ama yok, bildiğiniz Rush dinleme amaçlı bir yaşam formuydum o sıralarda. Şimdi de Genesis dinliyorum, Politia Nox yazdığım ufak aralık dışında onda da amacım Genesis dinlemekti, Rush'ta olduğu gibi. Resmen müzik festivali oldum yahu, çok mutluyum.
***
Çağlayan abla? Orada mısın? Okuduğun ve yorum yazdığın için o kadar mutluyum ki. Evet, şu an benjamini devirmiş ve suratımda yorgun bir ifadeyle yazıyor olabilirim bunları, ama emin ol o kadar mutluyum ki. Diğer okuyanlar, orada birileri var biliyorum. Onlarca kişi "okuyorum ama yorum yapmıyorum" diyor, evet büyük ihtimalle çoğu kibarlıktan. Ama sözüm kibar değil dürüst olan azınlığa: yorum yapmasanız da olur. Şu anki halim bana yetiyor. Şimdilik.
***
GeForce 9800 XT diye pis bir şey çıkaracakmış. Destur ulan. 8800'e dumur oluyordum ben daha, siz ne ara bunun üstüne 1000 XT çıktınız be?
***
Age of Mythology: Gold Edition aldım. Şu an yatağımın üstünde duruyor kutusu. Çok mutlu oldum kurduğumda, ne de olsa yaratıcılığımı ben daha ufakken tetikleyen üç şeyden biriydi Matrix ve aterimle beraber. Üçünden de yola çıkarak yarattığım hikayelerim vardı, onlara çok benzeyen. Tabi bir önceki cümleden ateri istisna olarak çıkarılmıştır, ateriye benzeyen hikaye teorik olarak mümkün olmadığı için ondan (spesifik olarak belli bir aparatından) esinlenmiştim. Matrix ve Age of Mythology durumu ise bambaşkaydı. Replikler bile ondan aşırmaydı (hatta AoM'nin ismini değiştirmeye zahmet ettiğimi bile hatırlamıyorum). Her neyse nostaljik bir moda girdim yani yakın tarihlerde. İnşallah oyunu bu sefer hilesiz bitireceğim.
***
Eski melodileri, çocukluğunuzda hayal meyal duyduğunuz melodileri, başka bir ortamda, tercihen büyüdüğünüz zaman duyduğunuzda hissettiğiniz o şey var ya? O şey bence dünyanın dönmesini sağlayan enerji. Hayatlarımızın akması onun sayesinde. Evet evet.
***
Philip Pullman'ın Kuzey Işıkları'nı bitirmiştim, şimdi de Keskin Buçak'a başladım. Üçüncü kitabı çevirmemişler, o yüzden Keskin Bıçak'ı çabuk bitirirsem büyük ihtimalle internetten sipariş edeceğim. Ve bu takıntımdan da anlamalısınız ki, kitap harika. Okuyun. Okuyun. Ya da ne yapın biliyor musunuz? Okuyun, evet.
Yorumlar
9800 mü? o_O Bunlar 300er 300er yükselmiyor muydu? (Bi fısıltı, babamın bilgisayarcı arkadaşı demiş ki daha piyasadaki 4 çekirdekle uğraşaduralım biz, esaslı şirketler (örneğin Ferrari, British Airways) bizimkilerin bilmem kaç katı çekirdekli makinelerinin başında bizi deli edecek programların başında iş yapmaktalarmış falan filan.) Kısacası yarın 10800 çıksa şaşırmayacağım.
Önerdiğin kitabı derhal bulup okuyacağım, sen sevdiysen güzeldir. Ama ondan önce okunmayı bekleyen 5 kitap + Kpssye hazırlık soru kitabı bekler beni. Ühüh.
AOM :) Ne güzel, ben de LOK serisinden esinlenirim bazı bazı. Karakterlerimin pek çoğunun adını Soul Reaver oyununu eşeleyip bulurdum. AOM'deki İsis'i görüp "Aa Çağla" diyen çok sayıda kişi varmış bu arada xD
O enerji var ya, bazılarımızın yaşam enerjisinden besleniyor bence. Eskiye dair bir tat ile karşılaştığımda burkuluveriyor yüreğim.
O Ferrari işi ise doğrudur, zaten NASA, havayolları gibi yüksek teknolojiyle haşır neşir firmalar özel bilgisayarlar (süperbilgisayar) kullanıyorlar, bunlar temelde birçok bilgisayarın birleşmiş hali, fakat standart kullanıcının tercih edeceği ebat ve basitlikte değiller. Zaten olay da bu, "the ultimate thesis about quantum pyshics" yazmak değil yani, "physics for dummies" yazmak.