Staperw Destanları : Ev : Bölüm Beş : Diken

Etrafındaki yıldızlara baktı. Yaklaşık bir aydır yoldalardı. Bu bir ay süresince haftada bir yemek ve yakıt almak için dört farklı gezegende durmuşlardı. Bu dört gezegenin insanlarında bir gariplik sezmişti Nac, sanki ona birşey söylemek istiyorlarmış da söyleyemiyorlarmış gibi bir ifade vardı çoğunlukla yüzlerinde, fakat çoğu zaman çabuk bir biçimde o gezegenden ayrılmak zorunda kaldıkları için hiçbir zaman tam olarak nedenini anlayamamışlardı, fakat her gezegende tek bir şey aynıydı, yabancıları sevmiyorlardı. Bunun nedeninin çok yabancı gelmiyor olması olabileceğini düşündü Nac, çünkü misafirperverlik bir yana dursun, hep suratlarında bir tiksinti ve öfkeyle bakmışlardı ona ve Gokikot'a. Gokikot pilotluktan pek anlamıyordu fakat Nac'in verdiği emirleri harfiyen yerine getirmekte çok başarılıydı. Yakıtlarının tehlikeli bir biçimde bitmeye yaklaştığını Nac'e haber veren de yine Gokikot olmuştu. Şimdi ise Nac aralarında sadece üç uzay mili kalmış bu gezegene giderken kokpitte tek başına yıldızlara bakıyordu, Gokikot derin uykudaydı çünkü. Hakettiğini düşünüyordu Nac. Aklına Gokikot'un yardım çabasıyla yanlışlıkla onları az daha ziyaret ettikleri ikinci gezegen Acol'un sembolü olan devasa kanyona düşürecek olması geldi, bu anıya gülerken önündeki ekrandan çıkan, yüzü üçgenimsi, kırmızı derili bir dişi Noth başı soğuk ve mekanik bir sesle konuştu. "Kaptan, yakıt ve yemek almak üzere inmek istediğiniz Dhot gezegenine yaklaştık. İniş takımlarımız açılıyor, ve yerçekimi sabitleyicisi çalışıyor. İniş iznimiz alındı. Herşey yerli yerinde." Nac kafasını sallayarak "Teşekkür ederim Exi. Gezegenin iklimi, yerel ırkı ve başlıca şehirleri hakkında bilgi ver lütfen" dedi. Exi. Bu onun, onunla konuşan programa kendi uzatmasıyla (exe) hitap etmek yerine, hitap etmeyi tercih ettiği isimdi. Hem kulağa hoş geliyor hem de ses tınıları hemen hemen aynı olduğu için program onun komutlarını kabul ediyordu. Kafa tekrar ekrandan çıkarak konuştu "Kaptan, az sonra ineceğimiz gezegen ılıman iklime sahip. Gezegende dominant olan iki tür ırk var biri Dhot insanı denen aşırı dindar fanatik bir insan türü, diğeri ise sadece kadınlardan oluşan ve düşmanlarını cinsellik ile şehvet duygularının üzerine oynayarak köleleştirmesiyle ünlü Chyus ırkı. Chyus ırkına karşı sizi uyarmak sorumluluklarım arasında Kaptan, hele siz erkek olduğunuzdan dolayı Chyus ırkı sizi kolayca baştan çıkarıp kendilerine köle yapabilir. Gezegenin en büyük şehri ise Chyus'lara ait Berusp. Onun ardından Dhot insanlarına ait Ac şehri var." Nac elini çenesine götürüp bir ay boyunca traş etmediği sakalında gezdirdi. Eğer Chyus'lar yakıt alımı sırasında onu baştan çıkarırlarsa asla görevi devam ettiremezdi. Nac o kadar derin düşünüyordu ki arkasından yaklaşan Gokikot'u farketmedi. "Geldik iz?" dedi birden Gokikot. Nac yerinden sıçrayıp arkasına döndüğünde yarı eğlenir yarı kızar ifadeyle "Ödümü patlattın Gokikot!" dedi. "Evet şu an yerçekimi sabitleyicileri devreye giriyor" Lafının hemen ardından büyük bir gürültü koptu, Gokikot ve Nac'in şaşırmamış bakışlarından bunun normal olduğu anlaşılıyordu. Bu Yerçekimi Sabitleyicilerinin rutin işleyişi sırasında çıkardığı sesti. Birkaç dakika sonra ikili iniş pistinde yürüyorlardı. Onları Nac'i uzaktan görünüşüyle bile terleten çıplak bir kadın karşıladı."Merhaba yakışıklı beyler. Ben Laerha. Bu pistin kaptanıyım. Ben bir Chyus'um, sanıyorum siz bir Staperw insanısınız, o kırmızı gözleriniz, -bu noktada Nac'in kıpkırmızı kesilmesine ve titremeyi arttırmasına sebep olan bir inleme koyverdi - biz Chyus'ları tahrik ediyor" İnsana çok benziyorlardı fakat tek farkları göğüslerinin normal bir insan kadınınkinden iki kat büyük olması ve kalça bölgesinin aşırı derecede dolgun olmasıydı. Nac kadının göğüs ve kalçalarına dalmış giderken arkadan onu biri dürttü, Gokikot süzme işi bölündüğü için sinirlenen Nac'e "Bir 'ş yüzden bur'dayız. Kadın s'zmük için de'el!" dedi sinirli bir biçimde. Nac bir an ona bağıracakmış gibi göründüyse de, bir an sonra vazgeçmiş ve bakışlarını ısrarlı bir biçimde yerde sabitlemiş karşısındaki Chyus'dan yakıtı nereden alabileceklerini soruyordu. Chyus'un ona cevap veren sesinin tonu onu şoke etti "Şu zavallı gözlerinle gördüğün üçüncü en büyük binadan seni kızıl gözlü salak." demesinden ziyade. Chyus'un sesi şehvetli bir kadın gibi çıkmıyordu artık. Onun yerine kuzgun gibi bir ses, onlara sinirli ve buyurgan bir biçimde bağırıyordu. Nac cesaret edip kafasını kaldırdığında artık Chyus'un karga kafalı, tüm vücudu tüylerle kaplı, şişman ve bembeyaz ruhsuz gözlere sahip bir yaratığa döndüğünü gördü. Şaşkınlık içinde Gokikot'a baktı fakat o şaşırmamıştı "Bene h'p 'yle gözük'dü. Sade ses de'eşikti." dedi omuz silkerek. Nac hala bu olayın şaşkınlığı içerisinde yakıt binasına doğru yürüdü. Etrafında bir sürü Chyus görüyordu fakat bunların hepsi Nac onlara ilgi göstermeyince o yaratıklara dönüşüyordu. Arada Nac'i gerçekten çekebilecek kadar ilgisini uyandıranlar oluyor, fakat hep Gokikot onu durduruyor, ve o Chyusu da tekrardan yaratık olurken seyretsin diye ona bakmaya zorluyordu, seyretsin ki bir daha kalkışmasın. Gokikot hep Nac'in yakınında duruyordu, ve Nac üç kere kanıp ayıldıktan sonra bir daha kanmamaya yemin ettikten sonra bile ondan uzaklaşmadı. Binaya girdiklerinde Gokikot içerideki dar alanda Nac'in elinden kaçıp gizlenebileceğini düşünür ve buna bir çare ararken, binaya girdiler. Binaya girince Gokikot'un tüm endişeleri son buldu, bina Dhot insanlarıyla doluydu çünkü. Çabucak işlemlerini yaptırıp çıktılar, Gokikot Nac'in binayı Chyus'lar var mı acaba diye arama dürtüsüne ne kadar karşı koyabileceğini bilmiyordu çünkü. Gokikot Nac'i ittirerek gemiye kadar koşturdu, fakat zaten hiçbir tuzak kuran Chyus gözükmedi. Tam gemiye bineceklerdi ki 1.60 boylarında, orta kilolu, cüppe giymiş bir kadın onları durdurdu. Gokikot şiddetle bağırdı "Çek'l git! Git! Hadi! Biz'm s'ze ti'aç yok!" Kadın cüppesinin başlığını geri atınca kızıl saçı ve kıpkırmızı gözleri ortaya çıktı. Suratının tam ortasında ufak bir burnu, dolgun sayılabilecek dudakları ve alt dudağının üstüne iliştirilmiş ufak bir halka vardı. Nac onun bir Staperw insanı olduğunu anladı, "Hey! Gokikot bırak ona bağırmayı o benim ırkımdan" dedi, fakat kadının gözlerini gören Gokikot çoktan bırakmıştı. Nac kadından özür diledi, kadın ise gülümseyerek kafasını sağa sola salladı "Hayır, hayır arkadaşınıza kızmıyorum. Ben de bir Chyus görsem aynı tepkiyi verecek haldeyim." dedi ve Nac'in merak ve şaşkınlık dolu bakışlarını görünce ekledi "Bana erkek gibi gözüküyorlar" Nac gülümsedi ve "Bu gezegende ne işiniz var?" dedi. Ardından kızarıp "Ah, affedersiniz, önce isminizi sormalıydım, bana bahşedebilir misiniz isminizi?" Kadın da Nac gibi kızardı, "İsmim Rinéz. Bir Staperw'liyim. Burada staj yapıyordum aslında, benim görevim her türlü ırkın bilgilerini güncelleyip Staperw data bankasına bilgi sağlamak. Burada Chyus'lar üzerine bir tez hazırlıyordum, fakat Chyus'lar beni köleleştirmeyi başardılar" bunu söylerken feci şekilde kızarıklığı arttı "Ancak kaçabildim fakat görüyorum ki gemim bensiz gitmiş. Sizi inerken gördüm ve mümkünse sizinle Staperw'e dönmek istiyorum, ya da eğer oraya gitmiyorsanız beni babamın gemisinin rotası üzerinde bırakabilirsiniz" Nac bu kıza aşık olmaya başladığını hissediyordu, güzeldi, kibardı ve bilgiliydi. Gokikot'un yüzünde birşey biliyormuş da ondan sırıtıyormuş gibi bir ifadeyle sırıtmasından anladığı kadarıyla bu duygularını çok belli ediyordu. Nac kıza bakarak diye sordu. Kız kafasını aşağı yukarı sallayarak "Evet kendisi bir ticaret gemisinin kaptanı. Duracağı gezegenler ise Ge..." dedi fakat sözleri heyecanlanmış Nac tarafından kesildi "Yo yo yo," dedi Nac "biz Staperw'e gidiyoruz ve sizi ağırlamaktan onur duyarız" Kız kıpkırmızı kesildi, kekeleyerek birkaç kere teşekkür etti, ve beraber gemiye binip havalandılar.

***

"Aha...bana bazı isyankar davranışlarda bulunduğun söylendi."
"Anlayabilmen şaşırtıcı Loca. Sistém takısını alma kriterleri arasında düşünebilmek yok bildiğimiz gibi."
"Belki, ama sonuç itibariyle Sistém takısı bende, aynen senin evin ve dört farklı gezegen gibi."
"Acınılası bir durumdasın Loca. Çünkü
acınılası planlar ancak acınılası durumlarda ortaya çıkabilir."
"Acınılası? BAŞARILI OLUYOR!"
"Belki. Belki de başarı kriterlerin de yanlıştır, düşünme kabiliyetine olan inancın gibi."
"Beni bir an sinirlendirebildin...tebrikler. Fakat bu uğraşından vazgeçmeni şiddetle öneririm sana, çünkü olur da birgün elim öldür emri veren tuşa gidebilir..."
"Heh, asla gidemez, çünkü gitmemesi senin yararına. Onunla karşılaşmam gerek, birimizden birinin ötekini öldürmesi, bildiğin gibi bu dünyada iki adet kendine denk rakibin olduğu zaman işin bitmiş demektir."
"...Sen, mantıklı konuşuyorsun...evet, ikiniz karşı karşıya gelmelisiniz, kazananı serbest bırakırım, evet, doğru..."
"Şimdi bu odadan çıkarsan daha iyi olacak, yalnız kalıp bu olay hakkında düşünmeliyim"
"Bu odada kalman senin kararın değil! Fakat evet, bu olay hakkında iyice düşün, bakalım onu öldürebilecek misin! Hahahahah!"

***

Bir buçuk haftadır yol alıyorlardı, artık üçü de yorulmuştu. Bu bir buçuk hafta içerisinde olanlar Nac'i çok mutlu etmişti. Rinéz, onunla yalnız kaldıkları bir an ondan çok hoşlandığını itiraf etmiş, ve onu tutkulu bir şekilde öpmüştü. Gokikot kokpitte gemiyi düz rotada tutarken onlar yatak bölümünde tutkulu bir gece geçirmişlerdi. Artık gözleri her kesiştiğinde birbirlerine aşk ile bakıyorlardı, ve Gokikot arada tekrar kokpite geçtiğinde tekrar tutkulu ilk gecelerini tekrarlıyorlardı. Gokikot ise hiçbirşeyden anlamıyormuş gibi görünmeye çalışsada bir seferinde ikili tekrar kokpite döndüklerinde onları bir olaydan dolayı çağırmak istediğini fakat çok meşgul olduklarını tahmin ettiği için çağırmadığını söylemişti, üstelik de meşgul kısmında öksürüğe çevirmeyi başaramadığı kadar yüksek kahkaha atarak. Nac kokpitte yıldızlara bakarken yanında son bir buçuk haftada olduğu gibi koltukta uyuyan Gokikot'a baktı. Yüzünü tekrar yıldızlara çevirdiğinde arkasında her gece cüppesini çıkarıp giydiği uzun geceliğini giymiş Rinéz'in yansımasını gördü. Ona dönüp sırıttı, ve onunla tutkulu bir şekilde öpüştü. Tam onlar öpüşmeyi ilerletecekmiş gibi görünürlerken Exi ekrandan dışarı çıktı ve monoton bir biçimde "Kaptan, Staperw'e yaklaşıyoruz. İniş takımlarımız açılıyor, ve yerçekimi sabitleyicisi çalışıyor. Sadece iniş izni alınamadı." dedi. Nac bu haber üzerine kafasını Rinéz'den hızlıca çekti ve "Ne demek izin alınamıyor! Onlara gemimizin iki Staperw'liyi taşıdığını söyleyip video kaydını göstermedin mi?" diye kükredi. Exi "Gösterdim Kaptan fakat kabul etmediler." dedi. Nac şaşırmıştı, ön cama yansıyan yüzüne bakarak Rinéz'inde şaşırmış olduğunu gördü. Onunla şaşkınlık içerisinde bakışırlarken gezegen görüş alanlarına girdi. Şimdi uyanmış olan Gokikot birbirine donup kalmış biçimde bakan iki aşık yerine gezegene bakıyordu. Nac'i dürttü ve gezegeni işaret etti. Gezegen büyük dikenlerle doluydu. Nac "Bu dikenler de ne? Bir çeşit savunma mekanizması mı?" dedi, ve hemen geminin ilerleyişini durdurdu. Havada süzülen Staperw gezegeninin kayalık arazisinin üstünden yaklaşık altı yüz tane diken çıkıyordu. Kutsal "s" şeklindeki yolları gözükmüyordu bile. Fakat asıl şok Gokikot'un dikkat çektiği şey oldu, Nac bunu o söylemeden birkaç saniye önce anlamıştı "Bunlar diken değil. Bunlar büyük binalar" dedi. O an Nac onun bir buçuk aylık dil eğitiminin meyvesini gördüğüne sevinemeyecek kadar şaşkındı, bu büyük binalar Tigil imparatorluğunun imzasıydılar. Bu binalar bölgelere bölünmüş gezegenlerin her bir bölgesine dikilir, hem savunma mekanizması içerir, hem de valilere ve akrabalarına lüks içinde yaşama fırsatı sağlardı. Nac bunlarla beraber acı bir gerçeği de anlamıştı, Staperw işgal edilmişti. Yaklaşık on dakikalık bir sessizliği Rinéz bozdu "Tigil," dedi ağlamaklı bir sesle "fethettiği gezegenlerin insanlarını öldürmesiyle tanınır. Böylece onlar oraya girip hemen çiftleşmeye başlar ve ele geçirirler. Ana karnında geçirilen süreleri çok azdır, yaklaşık bir hafta, bu yüzden çok çabuk yayılırlar." Nac kafasını sallamakla yetindi hala şoktaydı. Tam o sırada bir uyarı geldi ve Exi kafasını yine ekrandan dışarı çıkardı "Kaptan, Rinéz isimli gemi bize sinyal yolluyor, onların gemisine katılmamız için" dedi. Rinéz heyecanla "Babam!" dedi "Tigil saldırısından kurtulmuş olmalı, o sırada burada değildi büyük ihtimalle!" Nac buna bir şekilde seviniyordu, hep kafasında karısına bu olayı ve ondan boşanmak istediğini nasıl anlatacağını düşünüyordu, fakat bu ona suçluluk duygusu veriyordu. Hemen Rinéz gemisinin arkasına geçip "Gemiden gemiye geçiş kapısını" açma komutu verdi. Kapı açıldı, ve üçlü içeri girdiler. Her yer bomboştu, bunun nedenini Rinéz'e soracakken birden Rinéz'in, kafasına bir silah dayamış olduğunu gördü. Ne olduğunu anlayamadan Rinéz silahı ateşlemiş ve Nac sadece gözleri çalışır bir biçimde yere düşmüştü, ufak bir mücadele verdiğini gördüğü Gokikot'unda aynı şekilde düşmesinin ardından simsiyah ve vücut hatlarına birebir oturan bir metal zırh giymiş, elinde simsiyah metalden bir kılıç tutan, siyah derili bir kişinin onun kulağına eğildiğini, ve "Et anto alt Sistém" dediğini duydu. Bu sözlerin yarattığı şok etkisinden mi, yoksa adamın kafasına vurmasından dolayı mı bilinmez, Nac kendinden geçerek gözlerini kapattı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar