Staperw Destanları : Ev : Bölüm Dört : Buzul

Büyük bir buzula bakıyordu. Buzula ne kadar zamandır baktığını bilmiyordu, ya da ne kadar zamandır buzulun orada olduğunu. Buzuldan birden dikenler çıkmaya başladığını farketti, dikenler etine batıyordu. Dikenlerin verdiği acıyla bağırdı, sonra dikenler etinden parçaları uçlarına takarak geri çekildiler. Kırmızı bir yüz buzulun ortasında belirdi ve ona bağırdı.

"KALK!"

Nac gözlerini açtı. Hakikaten de kırmızı bir yüz karşısında duruyor, ona bağırıyordu.

"KALKIN SİZİ AŞAĞILIK YARATIKLAR!"

Nac etrafına bakındı, küçük bir odadaydı, oda ekranlarla çevriliydi. Her ekranın başında, bir kırmızı yüzlü, kulakları yüzünde birer delik olan sürüngenimsi yaratık ekrandaki sayılar yahut görüntülere dikkatle bakıyordu. Kendisi bir demir levhaya zincirlenmişti, zincirler etini kesiyordu. Hemen yanında aynen kendisi gibi zincirlenmiş ve gözlerini acı ile kırpıştıran Gokikot'u gördü. Ona özür dileyen gözlerle bakan Gokikot, birşey söylemeye niyetlendi fakat ağzını tam açmışken onlara kalkmalarını emreden Noth tekrar bağırdı.

"Bu aşağılıkları hemen hücreye koyun! Kumandan onlarla konuşmak istiyor!"

Bu sözler üzerine Nac'in içini bir korku kapladı, bu kumandan onlara ne yapacaktı kim bilir. Gokikot'a bakınca küçük adamında aynı korkuya sahip olduğunu anladı. İkisi beraber uzun bir kapıdan dışarı çıkarıldılar ve on metre ötedeki bir kapıdan ufak bir hücreye atıldılar. Gardiyanlar gittiğinde Nac, küçük arkadaşıyla konuşma fırsatı buldu. "Bize ne yaptılar? Uzun zamandır uyuyormuşum gibi geliyor." Gokikot bunun üzerine hüzün dolu bir ifadeyle "'yle" dedi "Ben de hissediyor bun 'ynı şey. Biz neden deneylerine 'let 'tmediler 'caba? B'nun k'arkasında bir'yişey 'malı." Nac şaşırmıştı, sonra Gokikot'un lafını hatırladı, Noth'ların deneycil oldukları hakkında. Gözleri parladı, sinirlenmişti, "Üzerimizde bir deney mi yaptılar?" diye kükredi. Gokikot bir an korktu, ardından fena halde pişman gözüktü. "Bunu sana söylemeli'dim" dedi. "Yıllar yıllar 'nce, k'raltmış 'slndda, babam deney 'derdi. 'nsan yap'caktı. Geberimişlerden. Ç'lşsındiye. 'nlara beyin nakl'dicekti. F'kat deneyleri Noth'lar taraftan çalınd'. Ve 'lk deneyi babam 'zerinde 'ttiler. Yarım yarıya kurtulma şans var deneylerde, babam kurtuolmadı." Hüzünle kafasını eğdi. Nac herşeyi anlamıştı, Noth'lar bu şekilde asker üretiyor olmalıydı, böylece ölüleri yeni beyinleriyle beraber baştan bir asker olarak yetiştiriyorlardı. Yaratıcı olduğunu kabul etti. Kendisinden iyi asker olabileceğine rağmen niye kopyalamadıklarını merak ederken, kapı açıldı. İçeri yaklaşık üç metre boyunda bir Noth girdi, gördüklerinin en uzunuydu, belinde yaklaşık iki metre - ki bacaklarına hemen hemen eşit - boyunda bir kılıç vardı. Kılıç kıpkırmızı parlıyor, arada kıvılcımlar tükürüyordu. Belli ki çekirdekten yapılmıştı. Uzun boylu Noth konuştu ve "Benim adım, Kibâ. Noth'ların kumandanıyım. Ve siz?" dedi. Konuşma şeklinde müthiş bir küstahlık vardı. Nac ona ismini söylememeyi tercih etti ve "İsmimi bilmek sana hiçbirşey kazandırmayacak" dedi. Kibâ bir an tereddütte kalmış gözükse de, hemen ardından ikna olmuş biçimde "Evet" dedi "kazandırmayacak". Odada volta atmaya başlayan Kibâ, arada sinsi bakışlarla Nac'i süzüyordu. Nac, Kibâ'nın Gokikot orada yokmuş gibi davrandığını farketti. Gokikot'ta ilgi ve öfke ile Kibâ'ya bakıyordu. Birkaç kere konuşacak gibi olduysa da çok düşünceli gözüken Kibâ onu elinin kaba bir hareketiyle susturdu. En sonunda Kibâ Nac'e dönüp "Sizi salacağız." diyince Nac bir iki saniye şok oldu. "Ned-" diye kekeledi fakat Kibâ onun sözünü kesip, "Staperw askeri olduğunuzu biliyoruz. Staperw'le anlaşmamız var, onlar bize bu olanakları sağlıyor, biz de karşılığında onlara asker veriyoruz" dedi. "Bu anlaşmaya sadık kalacağız, yoksa biz de kendi..." bunu söylerken hafif boğazını temizledi, tedirgin gözüküyordu "...çıkarlarımızı yokederiz. Biz de bazen bu operasyonları uygulayıp kendimize çalışan yaratıyoruz" dönüp bir kaşı kalkık biçimde Nac'e baktı, "şu zavallı ufaklık size operasyonu anlattı sanırım. Babası herşeyin başıydı" güldü "Sağolsun" Gokikot çok sinirlenmişti, fakat açıkça özgürlüğünü onurundan daha çok seviyordu ki birşey demedi. Nac "O zaman bize bir gemi verin." dedi. Kibâ "Size mi? Bu zavallı şeyi kurtarmayacağım" dedi ve küçük gören bir bakışla Gokikot'a baktı, Gokikot sinirden kıpkırmızı olmuştu. Nac, "Kurtarırsan, sana ömür boyu minnettar kalacak bir Kok olur. Belki, zengin olup sana yardım edebilir" dedi. Yalan söylediğin biliyordu, niye söylediğini, onun niye ona inanacak olduğunu bilmiyor olmasına rağmen söyledi yine de. Fakat onu çok şaşırtarak "Evet, haklısın" dedi Kibâ. "Size bir gemi vereceğim" Ve böylece ikisi Kibâ'nın peşinde hangara gitmek üzere kapıdan çıktılar.

***

"Görevini iyi anladın mı Rinéz?"
"Evet, efendim"
"Seni alış nedenimizi, eğitiş nedenimizi biliyorsun. Hepsi bu görev içindi. Bu görev senin hayatının amacı bunu anlıyorsun değil mi?"
"Elbette, efendim"
"Sana bu dili öğretişimiz, sana ona karşı koymayı öğretişimiz, hepsi?"
"Pek tabii, efendim"
"Çok iyi. O zaman sana güveniyorum Rinéz. Sakın, başarısızlıkla, gelme."
"Teşekkür ederim, efendim. Sizi hayal kırıklığına uğratmayacağım"

***

Nac ve Gokikot, Kibâ'nın arkasından on dakikadır yürüyorlardı. Tam Nac, yorulduğunu Kibâ'ya belirtecekken büyük bir kapının önüne geldiler. Kapı Kibâ'nın bir emriyle açıldı. Ufak, maksimum iki kişi alabilecek kokpite sahip, arkasında minik bir cumba bulunan bir uzay gemisiydi bu. O cumbada yataklar olmalıydı. Nac ve Gokikot, Kibâ'nın onlara gitmesini söyleyen hareketine uyarak çabukça gemiye bindiler. Kibâ onlara kinle bakıyordu, fakat birşey demedi. İkili geminin içine girdiler, geminin kapısı cumbadaydı. Kapıyla birlikte inen merdivenlerden çıktılar ve cumbaya girdiler. İki adet yatak iki tarafa monte edilmişti ve aralarından ufak bir koridor kokpite açılan kapıya gidiyordu. İkili kokpit kapısın açıp dümene geçtiler. Gokikot'un daha önce pilotluk yaptığı aşikardı, hemen gerekli tuşlara basıp motoru çalıştırdı. Nac kendisine birçok emir verdiğinde hiçbirini sorgulamadı ve hepsini eksiksiz yerine getirdi. Nac, yuvarlak direksiyonu kendine çekti ve gemi havalandı. Açılan büyük kapıdan dışarı çıktılar, ve çıkar çıkmaz bütün gemiyi bir soğukluk kapladı. Gokikot arkayı görmeye yarayan aynaları açtı ve onların ana ekrana yansıttıklarını gördü, şok olmuştu, bütün gezegen buzlarla kaplıydı. Nac de aynı derecede şoktaydı, nasıl olurdu? Gokikot "Geri! Geri! Kurtarmalı bız! Kurtarmalıı!" diyerek direksiyona hakim olmaya yeltendi fakat Nac onu durdurdu. "Onlara hiçbir faydamız olmayacak!" dedi, oysa ki bu bir yalandı, aralarında kurtulanlar olabilirdi, fakat Nac bir an önce eve gitmek istiyordu. Gokikot ikna olmuş fakat hüzünlü bir ifadeyle koltuğuna çöktü, ve Nac kontrolü tamamen eline alırken kendi kendine bunun nasıl olduğunu bulacağına dair yemin etti...

Yorumlar

Popüler Yayınlar