Single out the weak link in the chain, a generation damaged in the brain.
Bölünüyoruz. Açıklayayım, ve çok ciddi bir yazıya başladığımı haber vereyim.
Asker muhtıra verdi. Asker muhtıra verdi, ve bunun sebebi olarak Çağlayan Meydanında 1.5 milyon kişi vardı. Hepsi de takım tutar gibi slogan atıyorlar, gururla "Sol daha uzağa işer!" diyorlardı.
Ülkecek demokrasiye kıç tarafından bakıyoruz gibi geliyor mu size de? Protestonun anlamını biraz cıvıtmışız gibi? O kalabalık size de miting bitince Ali Sami Yen'e gidip tezahürat yapacakmış gibi geldi mi?
Bir ülkede, insanlar kendilerini temsil edecek adamı doğru düzgün seçemedikleri için protesto ediyorlarsa bir problem vardır gibi geliyor bana. O yürüyen 1.5 milyon, 2002 seçimlerinde AKP'nin Türkiye'nin koyun kısmı olan %80'ini etkilemesine nasıl izin verdi? Neden yumurta göte dayanınca isyanlara geldik? Neden asker irtica tehdidine kanıt olarak yirmi yıldır yapılan birşeyi gösterdi? Bunların cevapları az sonra.
İlk sorunun cevabı: Türkiye'de sol, 2002 seçimlerinde çok affedersiniz taşakoğlanıydı. Belki Ecevit yüzünden, belki CHP'yi iktidar yapmaktan aciz Baykal yüzünden, bana ne? Türkiye'de sol böyle olunca, koyunların gözleri öteki yüzde onu aradı.
Tayyip, öteki %10'a "ben ılımlı İslam'cıyım, merkez sağ über, İslam'cılığı da unutmadık" diye geldi. Fakirden yanayım dedi, yemek dağıttı, solun yapması gerekeni yaptı yani, halka onların yanında olduğunu gösterdi, ya da en azından öyle bir ilüzyon yarattı, ve biliyoruz ki koyunlar ilüzyonunun arkasını göremezler, böyle zengin oldu Copperfield zaten. Sonrası malum zaten. Kız Kulesini yok ettiler.
Şimdi, Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilecek diye isyanlardayız, kimse niye bilmiyor. Yanlış anlamayın, sebepler apaçık ortada, seçilmemesi gerekiyor, fakat orada yürüyenlerin %90'ının bilmediğine adım gibi eminim. Kadrolaşma nedir, ekonomik bağımlılığa yatkınlık nedir, peh. Slogan atıyorlar ancak.
2002'de belliydi bu. 2002'de, AKP tek başına iktidar olduğunda, beş sene sonra Tayyip'in ya da bir kuklanın Çankaya'ya gideceği belliydi. 2002'de Tayyip'in tek başına iktidar olmasına izin veren halkın, Çağlayan'a akıp Erdoğan'a adam saydırtmaya hakkı yok. Keza, eğer bir sonraki seçimde AKP en azından koalisyona zorlanmazsa, bir daha konuşmaya da hakları yok. Basit.
Yanlış anlamayın, AKP'nin bu ülkeden defolup gitmesi için binlerce sebep var. Birincisi kadrolaşma, ikincisi ekonomik yalanlar ve basiretsizlik, üçüncüsü dışişlerinde pısırıklıkları, dördüncüsü doğu ile batı arasındaki uçuruma bir faydalarının dokunmamış olması, zilyonuncuya kadar yolu var bunun. Ama bunu halletmenin yolu muhtıra, Abdullah Gül'ün ABD'sini büyük yazmak ya da Çağlayan meydanında pınarbaşı çekmek değil.
Basitçe, oy vermek. Oy vermezseniz sizi aptallar yönetir, sonra aptaldan farkınız kalmaz. Basit.
Asker muhtıra verdi. Asker muhtıra verdi, ve bunun sebebi olarak Çağlayan Meydanında 1.5 milyon kişi vardı. Hepsi de takım tutar gibi slogan atıyorlar, gururla "Sol daha uzağa işer!" diyorlardı.
Ülkecek demokrasiye kıç tarafından bakıyoruz gibi geliyor mu size de? Protestonun anlamını biraz cıvıtmışız gibi? O kalabalık size de miting bitince Ali Sami Yen'e gidip tezahürat yapacakmış gibi geldi mi?
Bir ülkede, insanlar kendilerini temsil edecek adamı doğru düzgün seçemedikleri için protesto ediyorlarsa bir problem vardır gibi geliyor bana. O yürüyen 1.5 milyon, 2002 seçimlerinde AKP'nin Türkiye'nin koyun kısmı olan %80'ini etkilemesine nasıl izin verdi? Neden yumurta göte dayanınca isyanlara geldik? Neden asker irtica tehdidine kanıt olarak yirmi yıldır yapılan birşeyi gösterdi? Bunların cevapları az sonra.
İlk sorunun cevabı: Türkiye'de sol, 2002 seçimlerinde çok affedersiniz taşakoğlanıydı. Belki Ecevit yüzünden, belki CHP'yi iktidar yapmaktan aciz Baykal yüzünden, bana ne? Türkiye'de sol böyle olunca, koyunların gözleri öteki yüzde onu aradı.
Tayyip, öteki %10'a "ben ılımlı İslam'cıyım, merkez sağ über, İslam'cılığı da unutmadık" diye geldi. Fakirden yanayım dedi, yemek dağıttı, solun yapması gerekeni yaptı yani, halka onların yanında olduğunu gösterdi, ya da en azından öyle bir ilüzyon yarattı, ve biliyoruz ki koyunlar ilüzyonunun arkasını göremezler, böyle zengin oldu Copperfield zaten. Sonrası malum zaten. Kız Kulesini yok ettiler.
Şimdi, Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilecek diye isyanlardayız, kimse niye bilmiyor. Yanlış anlamayın, sebepler apaçık ortada, seçilmemesi gerekiyor, fakat orada yürüyenlerin %90'ının bilmediğine adım gibi eminim. Kadrolaşma nedir, ekonomik bağımlılığa yatkınlık nedir, peh. Slogan atıyorlar ancak.
2002'de belliydi bu. 2002'de, AKP tek başına iktidar olduğunda, beş sene sonra Tayyip'in ya da bir kuklanın Çankaya'ya gideceği belliydi. 2002'de Tayyip'in tek başına iktidar olmasına izin veren halkın, Çağlayan'a akıp Erdoğan'a adam saydırtmaya hakkı yok. Keza, eğer bir sonraki seçimde AKP en azından koalisyona zorlanmazsa, bir daha konuşmaya da hakları yok. Basit.
Yanlış anlamayın, AKP'nin bu ülkeden defolup gitmesi için binlerce sebep var. Birincisi kadrolaşma, ikincisi ekonomik yalanlar ve basiretsizlik, üçüncüsü dışişlerinde pısırıklıkları, dördüncüsü doğu ile batı arasındaki uçuruma bir faydalarının dokunmamış olması, zilyonuncuya kadar yolu var bunun. Ama bunu halletmenin yolu muhtıra, Abdullah Gül'ün ABD'sini büyük yazmak ya da Çağlayan meydanında pınarbaşı çekmek değil.
Basitçe, oy vermek. Oy vermezseniz sizi aptallar yönetir, sonra aptaldan farkınız kalmaz. Basit.
Yorumlar