Today's Tom Sawyer, he gets by on you, the space he invades, he gets by on you.

Forum buluşmasına katıldım bugün. 14.20 gibi kalktım, dersaneye gittim. Otobüsten indiğim ve dersane kapısından girdiğim an tek bir şeyi farkettim, dünya değiştirmiştim ben. Farklı iki dünya arasında yolculuk etmiştim, farklı istekleri ve farklı arzuları olan farklı insanların farklı dünyaları arasındaydı yolculuğum. Ve otobüsten inip içine girdiğim dünya benim dünyam değildi.

Benim dünyam Megavizyon'da Hello Kitty'yi en çok satan PS2 oyunları rafına koyup beraber güldüğümüz insanlardan oluşuyordu, baloya ne giyeceğini düşünen insanlardan değil. Benim dünyam 300'ün görüntü yönetmeninin ne şopar bir insan olduğu konusunda hemfikir olduğum insanların dünyasıydı, maç muhabbetinden akıl almaz bir haz alan insanların dünyası değil.

Yanlış anlamayın, arkadaşlarım var ikinci dünyada. Ama orası benim için bir planlı bir tuluat, kendimi bırakıp öze düştüğüm bir yer değil. Çok sevdiğim insanlar var, uğruna pek çok şey yapacağım ve uğrumda pek çok şey yapacaklarını da bildiğim. Ama hayır, benim dünyam yine de orası değil. Bunu söylerken bile ihanet ediyormuşum gibi geliyor bana, tuluat dünyasındaki dostlarım sanki haksızlığa uğruyorlarmış gibi... ama gerçek bu.

O değil de, Çağlayan ablayı da görmeden gitmemek lazım yahu. (Çağlayan abla İstanbula gelsin ^^)

***

Herhangi bir blog girdisi yazabilecek kadar dinç, ama Politia Nox yazamayacak kadar yorgunum. İlginç bir aralık, ömrümün geri kalanı boyunca da benim dinçlik/yorgunluk aralığım olabilecek kıstaslar. Bence bir sakınca yok yani.

***

Bugün otobüste giderken arkamda bir abla kulağında "Evlerinin Önü Boyalı Direk" şarkısının flamenko versiyonu (ilk kez duydum, acayip yapmışlar) uyuyakalmıştı, sağolsun mp3'ünün sesini kısmak sanırım onların şehrinde gelişmemiş bir teknoloji olduğu için bana da dinletti. Arada bir yarım saat uyudum (otobüste uyumak dünyanın en güzel şeyi değil de nedir?) o sırada bilinç altıma işlemiş kahpe şarkı. Bütün gün kafamda playback'te takıldı yahu. Şimdi Rush'la, Velvet Underground'la falan bastırmaya çalışıyorum ancak işte.

***

RUSH! Bundan sonra benim üç favori grubum vardır arkadaş, Nine Inch Nails, Pink Floyd, Rush. Üç gündür deli gibi Rush dinliyorum, bilhassa Subdivisions, Tom Sawyer, New World Man, Xanadu ve 2112 şarkılarını öpüyorum buradan. Rush azgınlığım bitsin Genesis'e de biraz bakacağım. Of ama lan?

***

AoM beni bu sıralar etkisi altına alan bir başka balkanlardan gelen soğuk hava dalgası. Hilesiz hurdasız ilerliyorum, genelde efor/zaman dengesi fazla oyunlarda olduğu gibi günde bir görev yapıp bırakıyorum ama, olsun, ilerleme ilerlemedir değil mi?

***

İmparatorluklar Çağı III, Mitoloji Çağı, Batman Başlıyor, Uygarlık IV, Kryz, Sezar III, Zindan Kuşatması, BitmeyenMacera II, Fahrenheit, FIFA 07, Araba Hırsızlığı: San Andreas, Yarılanma-Süresi: Nesil, Yarılanma-Süresi II, Yarılanma-Süresi II: Bölüm Bir, James Bond 007: Her Şey ya da Hiçbir Şey, James Bond 007: Geceateşi, Matrix Online, Canlı NBA 2005, NBA Sokak Cilt 3, Pers Prensi: İçerideki Savaşçı, Pers Prensi: İki Taht, Rayman Saçmalayan Rabbidler, Baki Şer IV: Wii Sürümü, Milletlerin Yükselişi, Milletlerin Yükselişi: Tahtlar ve Vatanseverler, Milletlerin Yükselişi: Efsanelerin Yükselişi, Roma: Toptan Savaş, Sid Meier'dan Korsanlar!, Örümcek-Adam 2, Kadim Yazıtlar III: Morrowind, Yüzüklerin Efendisi: Üçüncü Çağ, Yüzüklerin Efendisi Online: Angmarın Gölgeleri, Simler 2, Simler 2: Üniversite, Temel Kıymık: Kaos Teorisi, Temel Kıymık: Çifte Ajan, Vampir- Maskeli Balo: Kanbağları, SavaşSanatı III: Kaosun Hükmü, Wii Sporlar, SavaşSanatı Dünyası, SavaşSanatı Dünyası: Yanan Ordu.

Temel Kıymık favorim.

Yorumlar

İşte İzmir buluşmalarının İstanbul buluşmasından üstün olan bir noktası, buluşmadaki insanlarla kendi dünyan arasında bir geçit olmaması. Evrenler arası seyahat etmen gerekmiyor, herkes aynı dlde konuşuyor. Oradaki bazı insanları ayıklayıp dost statüsüne yükseltiyorsun sonra, onlar sürekli Leviathan'da gezinsinler diyorsun.

İstanbul buluşmasına geldiğimde ve Ace'in olmadığını anladığımda seni göremediğim için ne kadar üzüldüğümü ancak "Lanet Sony!" kelimeleriyle anlatabilirim sanırım. Ancak şu da var, beni olduğumdan fazla görmüyorsundur umarım, karşına çıktığımda "Enee, Çağlayan Abla dediğimiz insan bu cıvıldak, şımarık kız çocuğu muymuş?" deme sonra.

Bu arada benim ömür aralığımla kesişmişsin, yazmak istediğim ama kendimi yetersiz gördüğüm kitabı yazamayacak kadar yorgun ama her gün o kitabın bir sayfasını bloguma karalayabilecek kadar dinç. Aah ah.

Kıymık Hücresi olmayacak mı o? Ben mi yanlış çevirdim yoksa? Ayrıca Mezar Kazıcısı(sürücüsü?) da fena değildir hani.
yiğitcan dedi ki…
Mezar Kazıcısındaki kasıt Tomb Raidersa, Mezar Akıncısı (gözüme Osmanlı askerleri geliyor böyle Allalalala diye) daha uygun olaplüp.

İzmir buluşmalarıyla olan kıyas ise İzmir'in geneline yayılabilir bir yargı belki, ya da bana spesifik bir durumun İstanbul'a yayılması olabilirim. Benim etrafımdaki insanlar benimle aynı zevklere sahip olmayan insanlar genelde, onlarla paralelim. Kesişen bir noktam yok.

Son olarak da iki şey söylemek istiyorum, bir: bloga karalamaya devam et, bir gün eminim o blogun sayfaları saman kağıtta evimize girecek (kuşe de olabilir) ve o gün sanırım yeni bir ölçek bulmak zorunda kalacaksın =)

iki vardı değil mi bir de? evet, ikincisi şu, olduğundan fazlasını gördüğüm için bu kadar "hype" yapmıyorum (daha iyi kelime bulamadım), olduğunu bildiğim için yapıyorum bunu. eneee ile başlayan hayal kırıklığı cümlesini sarfetmem yani =)

Popüler Yayınlar