bulut: "nothing is real"

Güçten kazanmak için kompartmanına yaydığı karanlığın içerisinde oturuyordu, korkmadan, ürkmeden, sadece düşünerek. Dünyayla iletişim kurmayı denemişti defalarca, ses yoktu. Hayatta kalan birileri olduğunu düşünmek utanç verici bir şekilde naif geliyordu şimdi ona, hayatta kalan kimse yoktu, o yalnızdı. Bunu bilerek ölmek zorundaydı, bunu kabul etmiş bir şekilde.

Sırtı mekiğin soğuk metaline yaslanmıştı, bir dizi karnına çekilmiş, bir kolu o dizin üzerinde sakince dinleniyordu. Eli karanlığın içerisinde yılgın bir şekilde sallanıyordu ve gözleri kapalıydı. Kafasını metale vurdu birkaç kere, ne olacağını merak ederek. En sonunda bıraktı kasları üzerindeki tüm kontrolü, kendini salıverdi. Yere düştü vücudu, kafasını kollarının arasına aldı. Ölmeyi hiç bu kadar istememişti ömrü boyunca, tüm hayatı bir macera olarak görmüştü, bir yolculuk. Yola çıkmayı sevmişti, varmayı sevmişti, yolda olmayı da. Hayatı sevmişti tüm yaşamı boyunca, şimdi ise ölmeyi istiyordu. Hiçbir şey gerçek değildi, tanrı açık bir şekilde yoktu, para yoktu, müzik yoktu, kendi varlığından bile emin değildi.

Ağlamaya başladı tekrar, gözyaşları bir saat önce açtıkları çukurlara doluştular yine sakince. Ağladı dakikalarca sanki bir sonraki gözyaşı bir şeyi değiştirebilecekmiş gibi. Kafasını kaldırdı, dünya hala kıpkırmızıydı, kompartımanın oksijen seviyesi hala yeterli seviyedeydi ve hiçbir şey, hala gerçek değildi. O an verdi işte hayatının son kararını. Ayın havasını soluyacaktı. İntihar edecekti.

Yorumlar

Popüler Yayınlar