Lupus: 6/7

Üç gündür yürüyordu. Nerede olduğunu bulması için geçen zaman bir yana, sadece gece yürüyebiliyordu, fakat onu daha da şaşırtarak bu hızını kesmemişti. Geceleyin daha hızlı yürüyebiliyordu, daha iyi görebiliyordu ve daha iyi koku alabiliyordu. Geçen zaman içerisinde geleceğini düşünmüştü. Bir deney hayvanı olarak kullanılacağına emindi, bir çizgi roman karakteri gibi yaşamayı düşündü sonra da. Gizli bir alt-kimlikle. Bunu ne zaman düşünse aklına burnu geliyordu, burnu, sonra kulakları, sonra vücudunda hızlı artmış gözüken kılları, ve dişleri.

Dişlerini yeni farketmişti, muazzam büyüklükteydiler. Parmaklarının ucundan çıkan pençeler dişlerden daha da büyüktü üstelik. Bunlara rağmen, bir çizgi roman karakteri gibi yaşama planını kulakarkası etmiyordu, kimliğini açıklayabileceğini düşünüyordu. Sonra para kazanırdı, meşhur olurdu. Onunla yatacak bir kadın bile bulurdu belki. İçindeki o muhalif ses yavaşça cevap verinceye kadar bu hafif düşünceler içinde kayboldu.

"Kullanılırsın" dedi küçük ses "bir yerde açıklayamadıkları bir olay olur ve seni suçlarlar. Bir yerde bir bomba patlar ve senin gece görüşünü kullandığını sanırlar. Hayır, hayır hiçkimseye söylenmemeli."

Kafasını kaldırıp etrafına baktı bunları düşünürken. Ne kadar yalnız olduğunu farkedip, ağlamak istedi. Bütün günahlarının bedelini ödüyor gibiydi, sanki bütün hayatı bu noktaya odaklanmış birkaç yoldan oluşuyordu. Herşeyin nasıl şimdi mantıklı geldiğini anlayabiliyordu, nasıl hatalar yaptığının. Kafasını yeni bulutların ardından çıkmış dolunaya doğru kaldırdı ve geceyi yaran bir sesle uludu.

***

Uğur Coşkun, Ankara Üniversitesinde yıllardır çalışıyordu, fakat bu ona bir onur değil, aksine bir açgözlülüğünün tetiklenmesine neden olan hırs veriyordu. Yaklaşık beş yıldır orada olmasına rağmen hala bir asistandı, ve hala ismi duyulmamıştı, hala o vaadedilen geliri yoktu. Bilimsel haz bir yana, o parayı çok istiyordu. Fakat neye ihtiyacı olduğunu biliyordu, çığır açacak bir buluşa. Fakat 2009'da klonlama son safhasına getirildiğinden ve ilk insan klonlandığından beri biyoloji ve genetik mühendisliği türevi bilimler zirvesine çıkmış gibiydi, artık tek yeni alan çok çalışma gerektiren mutasyon kontolü alanıydı, fakat o hep basit bir çabayla kazanmak isterdi. Ne arkadaşlarının, ne de ailesinin yüzüne bakacak durumu kalmamıştı, toplum içine bile çıkamıyordu. Beş uzun yıl asistanlık yapmış biri olarak, arkadaşı Ali'nin sembolik cenazesine gidecek yüzü bile bulamamıştı, zaten Ali'yi de hiç sevmezdi. Gençlik yıllarında arkadaşlık etmişlerdi, çünkü Uğur Edebiyat dersinde onun kadar iyi değildi. Üniversiteye girdikten sonra arkadaşlıklarını olması gereken seviyeye, selamlaşma seviyesine indirmişti, salak Ali bundan birşey anlamamış, diğer aile üyeleri ve arkadaşları gibi Uğur'un çok meşgul olduğunu sanmıştı. Oysa ki o son beş yıldır profesörün çantasını taşıyordu, Kargo Uğur diye çağırılıyordu ve eline doğru düzgün bir görev verilmemişti. Profesörünün ondan salak olduğuna tüm kalbiyle inanıyor olmasına rağmen. Profesöründen nefret ediyordu, sıyrılabileceğini bilse onu öldürür, yerine geçerdi. Tam kanepesinde oturmuş, duvara bakıp bunları düşünürken kapının çalmasıyla irkildi. Bu saatte kimin gelmiş olabileceğini bilmiyordu, fakat zihni ona birkaç imgelem sunarak şehvetle irkilmesini sağladı. Belki de çıkma teklif ettiği şu kız, Gamze... Yavaşça, yakışıklı olduğunu düşündüğü bir ifadeyle kapıya yöneldi, eğer o kız gelmişse onunla yapacağı şeyler zihninde canlanıp onu daha da tahrik etti. Bu düşünceler yüzünden, kapıyı açıp karşısında yarı kurt-yarı insan olan ver az önce düşündüğü Ali'ye inanılmaz benzeyen biri bulunca çığlık atıp yere düştü. Kafasını vurup, şokun da etkisiyle bayıldığında, zihnindeki Gamze'yle alakalı bütün fantaziler yokolmuştu, yerinde sadece korku vardı şimdi.

***

"Hey. HEY"
diye bağırdı kurt-Ali, hırıltılı ve tehditkar bir sesi vardı. Uğur uyanır gibi olunca, onun suratındaki şaşkın ifadeyi görüp bağırdığına pişman oldu. Uğur gözlerini tamamen aralayıp bir daha çığlık atmaya meyilli davranmaya başlayınca da onu susturmak için elini ağzına tuttu. "Bak. BAK! Ben Ali'yim tamam mı? Yardımına ihtiyacım var. HEY!" diye bağırdı bir defa daha Uğur elini ısırınca. Ali bir anlık bir sinirle pençelerini çıkarıp Uğur'un kulaklarına tehditkar bir biçimde dayadı. "Bak. Beni dinleyeceksin, ya ben konuşurum sen de değerli kulaklarınla dinlersin, ya da ben işaret diliyle sen çığlık atarken meramımı açıklarım. Sorun?" Uğur sessizce kafasını sallayınca sakinleşen Ali, olayı tüm detayıyla anlatmaya başladı.

***

"Yani...ya-yani şimdi nereden geldi bu güç bilmiyorsun?" diye sordu Uğur, ilk şoku atlatmış, konuşmaya hevesli gözüküyordu şimdi. Ali kafasını hayır anlamında salladı. "Bekle" dedi Uğur ve içeri koştu. Elinde bir şırıngayla yarı hevesli yarı korkar Ali'ye bakıyordu şimdi. "bir kan tahlili gerek. Hemen Üniversiteyi arıyorum, fakat ondan ö-ö-ö-öhöh- ondan önce bir örnek alayım." Ali kafasını hayır anlamında sallayarak "Hayır böyle birşey yapmayacaksın. Başka kimse bilmemeli. Hiçkimse işin içine karışmayacak, kimliğim gizli kalacak." dedi. Uğur neredeyse sevinçten zıplayacaktı, o da farklı düşünmüyordu zaten, Ali'den korktuğu için aksini önerememişti. Bu başarı sadece onun olacaktı, sadece onun, her ne kadar halka açıklanmaması kısmı onu tedirgin ettiyse de. Şırıngayı Ali'nin en az kıla sahip bir bölgesinde bir damara sapladı, ve kanı çekmeye başladı. Şırıngayı eli titreyerek geri çekti, gördüğü şey unutulmayacak cinstendi, kan muazzam bir yeşil rengindeydi. Şırıngayı, şimdi elini uzatmış olan Ali'ye verdi, hemen elini yakındaki çekmeceye götürdü. Ali şırıngayla meşgulken çekmeceden silahını alıp Ali'nin kalbine doğrulttu. Bir el, eline geçecek ünü ve parayı düşünerek ateş etti, bir ikinci eli kadınları düşünerek, bir üçüncüsünü profesörün düşüşünü izlemenin zevkini, bir dördüncüsünü ömrü boyunca bir daha çalışmasına gerek kalmayacağını, bir beşincisini dünyanın en ünlü insanından bile daha ünlü en zengininden bile daha zengin olacağının zevkini ve sonuncusunu ise dünyanın en iyi biyoloğu olduğunu düşünerek ateş etti, etti ve etti. Ali yere düşerken yavaşça, fakat inandırıcı olmayan bir şekilde "Üzgünüm." dedi. "Görüşürüz." Ali gözlerini kapatırken, inanmaya başlamıştı. Görüşeceklerdi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar